CHP Nereye Koşuyor?
Genel seçimler yaklaşıyordu, herkes gardını almış pusudaydı, meclistekiler yerlerini korumak için, adaylar iyi bir yer kapmak için girişimlere başlamıştı.
Şimdiye kadarki süreçte Baykal ve ekibi (Savda dahil) listeleri kendileri yapıyor, istediklerini istedikleri yere ve sıraya koyuyordu, halkta zaten adaya bakmadığı için birkaç küskün kişi dışında sorun çıkmıyordu.
Ama Kılıçdaroğlunun yeni genel başkan olması, Baykalın tasfiye türünden kenara atılması ve dikkatlerin Önder sav üzerine çekilmesi vekillerin yeni durum telaşı birşeylere gebe olunduğununda belirtisiydi.
Nihayet Yargıtay savcısının ‘Tüzük değişiklkiğini uygulayın’ talimatı sonucunda pandoranın kutusu sonuna kadar açıldı. Herkese olayı hukuksal sorun yada parti meclisi yada MYK çelişkisi olarak göstermelerine karşın hatta yeni üye Gürsel Tekin insanların gözünün içine baka baka ‘bir sorun yok’ demesine karşın ciddi BİR sorun vardı ve deyim yerindeyse kartlar yeniden karılmak zorundaydı.
Kılıçdaroğlu genel başkanlıktan liderliğe terfi etmek isterken kendi pozisyonunu korumak isteyenlere karşıda savaşmak zorunda kalıyordu.
Aslında sorun vekil sayısının az talebin çok olmasıydı ve taliplerin köşe kapmalarıda sorunu büyütüyordu. Tasfiye kaçınılmazdı.
Sonuçta yeni bir parti doğumuna kadar bile gidebilecek bir sürecin içerisindeyiz. Zira CHP devletin partisidir ve CHP halkın partisi olursa devlet bu boşluğu doldurmak zorunda kalır yada CHP yine devletin partisi olarak kalırsa bu çekişmeleride kısır CHP iç çekişmeleri olarak kaydederiz.
İzleyip göreceğiz zaten biz tüm batıl çekişmelere taraf olmuyor izliyoruz.