AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

Ayrıntılar (Fur-u Din)

Nehyi Anil Münker

Emri Bil Maruf, Nehyi Anil Münker

Emr-i bil-maruf ve neyh-i anil münker’in dinimizin furüundan olduğuna inanıyoruz. İtikad ediyoruz ki, Allah, hayrı emretmiş ve bunu maruf olarak adlandırmıştır. Ya vacib ya da müstehab olarak emretmiştir. Her şerden de nehyetmiş ve onu da münker diye adlandırmıştır. Haram olarak veya mekruh olarak nehyetmiştir. “Sizin aranızdan hayra çağıran bir topluluk olmalı, marufu emredip, münkerden nehyetmelidir.”(Al-i imran-104)

Emr Bil-Ma’ruf; İyiliği (Farzları) emretmektir, Nehy Anil münker; Kötülükleri men’etmektir, başkasına bunu yapmamasını emretmektir.(tavsiye etmektir)

Buda, hem şer’an, hem aklen en önemli farzlardandır ve İslam dininin dayandığı esaslardan biridir. İbadetlerin en üstünlerindendir; İtaatlerin en yücesindendir ve cihad kapılarından bir kapıdır. Hakka davettir; doğru yolu gütmektir, sapıklığa ve aslı olmayan şeylere karşı koymaktır. Bunu terkeden toplumu Allah(cc) alçaltmıştır; onlara kötülük libasını giydirmiştir; onlar, her saldırganın saldırısına razı olmuşlar, her zalime lokma kesilmişlerdir. İslam şeriatının sahibinden ve masum İmamlarımızdan, salavatullahi aleyhim, bu esaslara yapışmak, bunları elden bırakmamak hakkında ve ihmal edildiği takdirde düşülecek bozgunluklara, zararlara dair hadisler nakledilmiştir. Terkedilince bellerin kırılacağı, boyunların kesileceği bildirilmiştir. İyiliği buyurmayı, kötülükten nehyetmeyi terkedince kötülük iyilik olur, iyilik kötülük haline döner. İyiliği buyuran, onu yapmaz olur; kötülükten nehyeden, onu işler durur. Bu takdirde ne kötülüğü değiştiren kalır, ne men’eden. İyiliği emrettiği halde onu terkeden, kötülüğü nehyettiği halde işleyene de Allah(cc) la’net eder.

Gerçekten de İslam dini, siyasi, dini ve medeni kanunları, yücelme ve kutluluğa erişme sebeplerini ne de güzel toplamıştır. Hükümlerin hikmetleri, insanlara konan hadler ve kayıtlar, bildirilen emir ve nehiyler, teşrii kuvvetdemektir ki bunların yerine getirilmesi gerektir. Bunun için de bütün Müslümanlara, Emr bil-Maruf ve Nehy anil-Münker farzedilmiştir. Böylece her Müslüman, bu hükümleri yerine getirmek için bir kuvvettir. “Hepiniz çobansınız ve hepiniz sorumlusunuz.” buyurulmuştur. Herkes bu sorumluluk altındadır; herkes bu emre muhataptır. Böyle olduğu halde hayır elde edilemez, şerden kaçınılamazsa bu sefer, umumi çoban ve mutlak sorumlu olan imam, yahut hükümet, mücrimleri tenkide, Müslüman sınırlarını korumaya, iyiliği buyurmaya, kötülüğü nehyetmeye, bu buyrukla amel eylemeye memurdur ki böylece bunun faydaları, verimliliği umumi olur; büyük büyük eserleri zuhur eder ki bunları anlatmaya gücümüz yok. Ancak şu soruyu soralım; Bu çeşit bir siyaset, dinlerin hangisinde vardır? Her insanın, öbürüne gözcü, bekçi olması, onu koruması, en büyük ve büyük olduğu kadar da en ince ve esaslı bir felsefe, hangi dinde mevcuttur? İslamda herkese üç farz terettüb etmektedir: Öğrenmek ve öğrenip bellediğiyle amel etmek, öğretmek, bilgi elde etmeye ve bildiğini tutmaya herkesi teşvik etmek, bu hususta herkesi gayretlendirmek. Düşün de bu dinin büyüklüğünü anla; sonra bir de Müslümanların bugünkü haline bak. La havle ve la Kuvvete illa billah.

Daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler bu konuda yazılan kitaplardan yararlanabilirler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.