AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

Köşe Yazıları

Politik İflas

Neredeyse iki yılı bulan bir süreç. Dünyanın dört bir yanından toplanan çeteler ve onlara her türlü siyasi, askeri, silah ve lojistik desteği sunan küresel çete ve adına stratejik derinlik denilen yüzeysel, mezhebi kin nefret ve kıskançlıklar üzerine kurgulanmış; siyasi fenomenlerin asli gerçekliğini kavrayamamış, rasyonel bir analiz ve çözümlemesi yapılmamış, şahsi ve mezhebi taassuplar, ideolojik eğilimler  “Esadı’ n zulmü”  ön kabulü ile şekillendirilen politik bir tavır. Basit önermeler kurgulayarak; tarihi hamaset ve fanteziler üzerine bina edilen bir Türk dış politikası ve politik iflasıdır yaşanan.

Bu iki yıllık zaman zarfında anlaşıldı ki; küresel çetenin ve onların gönüllü taşeronlarının topyekûn saldırılarına rağmen Sayın Beşar ESAD’ ın ve direniş cephesinin çökertilememiş olması; Türk dış politikasını kurgulayanların genel anlamda Ortadoğu, özelde Suriye politikasını belirlerken hiçbir bilimsel ve siyasi analiz yönteminden, hiçbir mantık ilkesinden haberdar değiller.

Öncülünü kavrayamadıkları Suriye reel politiğinin ardılı üzerine tasavvur ve hesaplar yaparak tavır geliştirmiş olmaları mantık ilkelerinden bihaber olduklarını göstermez mi?

Elitizm’ den, Alevi-Şii fobi asından kendisini kurtaramamış,  onların siyasi kültürünü derinlemesine tanıyamamış, inanç ilkelerini ve ideolojik temellerini analiz edememiş,  kendi emperyal geçmişine öykünerek kurguladıkları, şahsi ve grupsal taassupları, fikri eğilimleri elbette doğru yargıya ulaşmalarına engel olmuştur.

Yakın zamana kadar devrim kavramını lanetli bir sözcük olarak algılayan sözde analist ve Ortadoğu uzmanı takılan muhafazakâr teorisyenler, dillerine persenk yaptıkları bu kavramın sözlük anlamını bile öğrenme zahmetine girmemişlerdir.  Kaldı ki derinlikli bir analiz beklemek safdillik olurdu.

“Bir sosyal devrim; içerik zenginliği, özgünlüğü bakımından doygun olmalı, halk eylem alanlarında yerini almalı,  aydınları liderliği elinde tutabilmeli ve topluma kurtuluş sunan bir ideoloji devrimin öncülüğünü üstlenebilmeli ki o zaman o toplumsal hareket halk hareketi ya da devrim olarak nitelendirilebilsin ve hiçbir engel tanımadan dosdoğru hedefine doğru aksın.”  Adına Arap baharı ya da Arap devrimi dedikleri, derin dünya mahfillerinde kurgulanmış vahşi çete hareketlerinde bu niteliklerden hangisi var sizce?

Davutoğlunun dış politika analistleri Suriye’de yüzde seksen halk desteğine sahip meşru bir hükümete karşı uluslar arası çetelere destek veren bir politik tavır belirlerken hangi bilimsel, siyasi analiz yönteminden yararlanarak politik tavır geliştirdiler çözebilen izah etsin.

Anlamsal yöntem kullanarak kavramların yüzeysel tanımına bile ulamamışken.  Olayların; özünü,  nasıl ya da niçinliğini, etkiselliğini çözümleyebilmeleri mümkün değildir. Geliştirdikleri politik tavrın doğurduğu etkisel sonuçlar hiç de onların tasavvur edemedikleri noktaya varmışsa ve politik bir iflası yaşıyorlarsa derinlikli ve çok yönlü bir analiz stratejileri olmadığının başkaca izahına gerek yok.

Türk dış politikası Arap baharı denilen projenin doğuşu, kimliğinin ortaya çıkışı, amaç ve işlevi ile ilgili kuşatıcı ve tam bir tanıma ulaşmak için öz’e ilişkin derinlikli bir analiz yapılabilseydi, nasıl ve niçin ortaya çıktığı konusunda isabetli bir tasavvurda bulunabilseydi,  etkisel bilinmeyenin neler olabileceği, yani sonuçlarını ve getireceklerini kestirilebilseydi pentagonda savaş oyunları izlemek yerine kendi oyunu kurgulardı. Amerikan senaryolarında figüran değil kendi senaryolarında aktör olurlardı belki.

Ağırlıklı olarak değerler üzerinden tavır geliştirdikleri ise kendilerinin bile inanmadığı bir söylem. Onun için hangi değer sistemi diye sormaya gerek yok.  Kaldı ki mantık ilkeleri açısından da -değerler üzerinden politika geliştirmek,  olayları ideolojik bakış açısıyla değerlendirmek-  olarak tanımlanır.

Arap baharı projesinin öncülü; -Amerika’nın enerji kaynakları üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırmak, İsrail’ in güvenliğini sağlamak ve kendisine itaat etmeyen Şii-Alevi dünyasını imha etmek- şeklinde tanımlanabilecek tek yönlü oluşturulmuş bir projedir. Buna bağlı olarak geliştirilen politik tavır da tek yönlü olarak kurgulanmıştır. Oysa farklı siyasi fenomenler den oluşan sosyal dinamikler arasında ki karşıtlıklar ve benzerlikler üzerine politik tavır geliştirmeden önce öz’e ilişkin siyasi analizler yapılması gerekirdi.  Çünkü her toplum farklı sosyo-kültürel yapıya, farklı siyasi ideolojik değerlere sahiptir ve olaylar karşısında gösterecekleri reaksiyonda farklı olacaktır.  Sosyal dinamikler de tek düzelik söz konusu değil karmaşık bir yapı, farklı değişkenler vardır.

Analiz var olan gerçekliğin yani siyasi fenomenlerin objektif gözlemidir.   Tavır; bu siyasi fenomenler karşısında yargıda bulunmak ve siyasi olaylar karşısında strateji belirlemektir. Türk dış politikasını şekillendiren Strateji uzmanları, siyasi analiz yaparken örtük veya açık şekilde; mezhebi taassup, şahsi ihtiras ve emperyal geçmişlerine öykünerek politik tavır geliştirdiği için uluslar arası terör örgütlerine ambulanslarla, bisküvi kutularıyla silah gönderen, bavulla para taşıyan,  kadınlarına kimlik bile vermeyen Suudi Arabistan ile birlikte demokrasi dağıtan bir taşeron rolü üstlenmiş.  Dünya siyasi arenasında alay konusu olmuş, gülünç duruma düşmüş ve iflas etmiş bir politik yelpazenin enkazında bulmuştur kendisini.

Şimdi sorulacak soru şu; merhumu nasıl bilirdiniz!

The following two tabs change content below.

Atakan YILDIRIM

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.