AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

Tarihte ki Olaylar

Gadir-i Hum

Zilhicce ayının 18. Günü öğle üzeri Resulullah(sav) veda Haccandan dönerken Maide suresinin 67. Ayeti nazil oldu. Yüce Allah(cc) şöyle buyuruyordu: “EY PEYGAMBER SANA RABBİNDEN GÖNDERİLMİŞ OLAN EMRİ BİLDİR. BUNU YAPMAZSAN, ONUN ELÇİLİĞİNİ YAPMAMIŞ OLURSUN.”

Bu ayeti kerime yolda hareket halinde iken nazil oldu. Bu sırada hac kafilesi mekke ile Medine arasında Cuhve vadisindeki Kadiri Humm denen su birikintisinin kıyısına gelmişti. Bu bölge çeşitli bölgelere gidecek hacılar için kesişim ve ayrım noktasıydı.

Hz.Peygamber(sav) önde gidenleri çağırdı ve arkadan gelenleride bekledi. Halk tamamıylada toplanınca namaz kıldırdı. Deve hamutlarından üç basamaklı ve yüksekçe bir mimber yaptırdı. Çeşitli rivayetlere göre yüzbini aşkın müslüman toplanmıştı. Allah’a iman ve kendi peygamberliklerine şahadet edici, birlik ve beraberlikle ilgili bir konuşma yaptı ve sonunda: SİZE PAHA BİÇİLMEZ İKİ EMANET BIRAKIYORUM. BİRİSİ ALLAH’IN KİTABI KUR’AN DİĞERİDE BENİM EHL-İ BEYTİMDİR. BUNLARA SARILIRSANIZ ASLA SAPIKLIĞA DÜŞMEZSİNİZ. BU İKİSİNİN HESABI KIYAMET GÜNÜ SİZDEN SORULACAKTIR.”

Daha sonra peygamber Hz.Ali(as)’yi yanına alarak ellerini tutup kaldırdı, öyleki halk her ikisininde koltuklarının beyazlarını gör ve “BEN KİMİN MEVLASI İSEM ALİ ONUN MEVLASIDIR. ALLAH’IM ONA DOST OLANA DOST OL ONA YARDIM EDENE YARDIM ET, ONU HORLAYANI HORLA. HAKKI ONUNLA BERABER KIL” Dedi.

İşte bu tebliğden sonra ise Maide suresinin 3. Ayeti nazil oldu;  “BUGÜN SİZİN DİNİNİZİ İKMAL ETTİM, NİMETİMİ TAMAMLADIM, SİZE DİN OLARAK İSLAMI SEÇTİM VE HOŞNUD OLDUM, RAZI OLDUM.”

Bu ayetten sonra ise orada bulunan müslümanların hepsi Hz.Ali(as)’yi kutladılar. Hz.Ali(as) böylece Allah(cc)’ın emriyle ve bizzat peygamber tarafından kendi yerine tayin ediliyordu. Beyat merasimi tamamlandıktan sonra peygamber(sav) şöyle buyurdu. “Allah’a şükürler ediyorum ki kendi dinini tamamladı. Kendi nimetlerini insanlara tamamladı. Benim risaletim ve benden sonra Ali’nin velayetine hoşnud oldu.”

Bu tarihi muazzam olay sadece Ehl-i Beyt kaynaklarında değil Ehli sünnet kaynaklarında da yer almaktadır. Onlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz.

1-İmam Fahr-i Razi “Tefsiri Bebir-i Mefahitül gayb”

2-Muhammed Bini Cüreyr “Tefsiri Kebir”

3-Ebu Davud Secistani “Süneninde”

4-İmam Ahmet Bin Hambeli “Müsnet 4.Cilt, s.281”

5-Celalettin Süyuti “Tefsiri Durr’ul mensur”

6-İbni Mace “süneninde”

Bu hadisin ayrıntılı incelemesini aşağıda sunuyoruz;

Peygamber efendimiz veda haccından dönerken gadir-i humm denen yerde tüm hacıları toplayarak onlara hitap ettiği “Veda Hutbesi” diye bilinen hutbesinden alınan aşağıdaki hadis, kaynaklarıyla aktarılmıştır.

“Peygamber size ne verdiyse onu tutun ve sizi neden sakındırdıysa ondan sakının. Allah’tan çekinip-korkun; şüphe yok ki Allah’ın azabı pek çetindir.” (Haşr-7)

Hadisin Metni:

Ey insanlar, ben ancak bir beşerim; yakındır  /yakınım /şüphesiz ben zaanediyorum çağrılayım da kabul edeyim; /Rabbimin elçisi gele /bana gelede icabet edeyim /ona icabet edeyim, /ben çağrılmış da icabet etmiş gibiyim; /şüphesiz ben /ben sizin aranızda iki değerli şeyi /iki değerli şey /iki şey /halife olarak iki değerli şeyi /iki şey /ona sarıldığınız sürece /onu tuttuğunuz sürece /ona sımsıkı yapıştığınız sürece benden sonra asla sapıklığa düşmeyeceğiniz /ebedi olarak sapmayacağınız /onlara tabi olduğunuz takdirde asla sapmayacağınız bir şey bırakıyorum /bıraktım /gerçekten bıraktım /halef  bıraktım /halef  bırakıyorum; ve şüphesiz siz onlardan sonra asla sapmazsınız. Bunlar Allah’ın Kitabı ve Benim Itretim, Ehl-i Beytim’dir. Birisi diğerinden daha değerlidir.

Allah’ın kitabı gökten uzanmış bir iptir. /Onda nur ve hidayet /sıdk vardır. /(Bunlar) Rabbimin kitabı ve ıtretim (soyumdan olan) Ehl-i Beytimdir.  /Rabbimin kitabı ve ıtretimdir ki, onlar da benim Ehl-i Beytimdir. /Ehl-i Beytim ve yakınlarımdır. /Ehl-i Beyitmdir /soyumdur /ve gerçekten o ikisi (Kevser) havuz(un)da bana gelinceye kadar asla birbirinden uzaklaşmazlar /ayrılmazlar /ayrılmayacaklar /gerçekten o ikisi daima birliktedirler, asla birbirinden ayrılmazlar. Öyleyse bakın /Öyleyse Allah’tan çekinin ve bakın bu ikisi hakkında bana nasıl halef olacaksınız /bana olan saygınızı bu ikisine karşı davranışınızda nasıl koruyacaksınız? /Öyleyse bakın, bu ikisi hakkında bana nasıl /ne ile /ne gibi şeyle kavuşacaksınız? Bilen ve Haberdar (Allah) bana haber vermiştir /beni haberdar kılmıştır ki: Bu ikisi bana kavuşuncaya kadar asla birbirinden ayrılmazlar. Rabbimden ben bunu istedim o da kabul etti. Bu yüzden asla onlardan ileriye geçmeyin ki, helak olursunuz ve onlara bir şey öğretmeye kalkışmayın; çünkü onlar sizlerden daha bilgindirler. /Öyleyse onlara sarılın ve sapıklığa düşmeyin. /Gerçekten o ikisi (Kevser) havuz(un)da bana kavuşuncaya kadar baki kalırlar. /Ben  Rabbim’den o ikisini istedim, o da havuzda onları bana kavuşturacağını vaadetti. /Ben o ikisi için bunu istedim. (Cennetteki) Havuzun genişliği ise Basra ile San’a arası kadardır. O havuzda yıldızların sayısınca bardaklar var. /Gerçekten Latif ve Haberdar (Allah) bu ikisinin, Havuzda bana kavuşuncaya kadar bu iki parmağım gibi (şehadet parmağıyla orta parmağına işaret etti) asla birbirinden ayrılmayacaklarını (değişmeyen bir ahid olarak) bana bildirmiştir. /Ben sizden önce Havuza varacağım ve siz benden sonra geleceksiniz ve Havuzda bana kavuşmanız umulur. Benimle mülakat ettiğiniz zaman bıraktığım iki emanet hususunda sizden sual edeceğim /sual ederim /gerçekten ben, bana vardığınızda benden sonra Sekaleyn hususunda nasıl bana halef olduğunuzu soracağım. /Gerçekten Allah benden sual edecek ve ben de sizden soracağım: sizler bana ne söyleyeceksiniz? /Gerçekten ben, sizden önce (Kevser) havuz(un)a varacağım ve siz de bana gelip kavuşacaksınız. Öyleyse bakın, Sekaleyn (iki değerli emanet) hususunda bana nasıl halef olacaksınız?

Söyledik /söylediler /Peygamber(sav)’e denildi ki:“Sekaleyn (iki değerli emanet) nedir?”

Resulullah(sav) şöyle buyurdu: “O ikisinden biri, Allah’ın kitabıdır ki, onun bir ucu Allah’ın elindedir ve bir ucu da sizin elinizdedir. En büyük olanı /En büyük emanet /O ikisinin büyüğü /Onların birincisi /Onlardan biri Allah’ın kitabıdır ve küçük olanı /küçük sekal (değerli emanetin küçüğü) /diğeri benim ıtretim (öz soyum)dir. Öyleyse kim benim kıbleme doğru yöneliyorsa ve benim davetimi kabul ediyorsa o ikisi hakkında hayırlı tavsiyede bulunsun. /Ben size Allah’ın kitabını ve ıtretimi vasiyet ediyorum. /Size Allah’ın kitabı ve benim ıtretim yeterlidir. Onlardan birisi diğerinden büyüktür. /Gerçekten ben (kıyamette) sizlerden iki şey hakkında soracağım: Kur’an ve Ehl-i Beytim hakkında. /Ben sizin aranızda öyle bir şey bırakmışım ki, ona uysanız asla sapıklığa düşmezsiniz. /(Sizin aranızda) Öyle bir şey (bırakıyorum) ki, eğer ona yapışsanız benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz; bıraktığım şey biri diğerinden daha büyüktür; o yerle gök arasında olan bir bağdır. /Ben sizin aranızda kendi halefim olarak iki değerli sekal (değerli emanet) bırakıyorum: Büyük Sekal ve Küçük Sekal (Ehl-i Beyt). Büyük Sekal’e gelince… Onun bir ucu Allah’ın elinde ve diğer ucu sizlerin elindedir. O Allah’ın kitabıdır, ona uysanız asla sapıklık ve zillete düşmezsiniz /öyleyse ona sarılın ve sapıklığa düşmeyin ve onu değiştirmeyin /ona sarılın, asla yoldan kaymazsınız ve sapıklığa düşmezsiniz. Küçük Sekal’e gelince de… O benim ıtretim(Öz soyum) olan Ehl-i Beytimdir. /Biliniz ki, ve (diğeri de) benim ıtretimdir. /Ben size Ehl-i Beyt’im hususunda Allah’ı hatırlatıyorum. (Bu cümleyi iki defa veya üç defa tekrarladı.) /Gerçekten Allah (azze ve celle) bana vahyetmiştir ki, benim ruhum alınacaktır (vefat edeceğim); size bir söz söylüyorum ki, ona uysanız kurtuluşa erersiniz, eğer onu bırakırsanız helak olursunuz. Gerçekten benim Ehl-i Beytim ve Itretim, benim yanımda özel mevkiye sahip olan yakınlarımdırlar ve gerçekten siz Sekaleyn (iki değerli emanet hususunda sorguya çekileceksiniz; o ikisi Allah’ın kitabı ve benim ıtretimdir. Eğer o ikisine uysanız, asla sapıklığa düşmezsiniz. /Gerçekten siz o ikisine uyduğunuz ve sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz. /Gerçekten ben sizin aranızda Allah’ın kitabını ve ıtretim olan Ehl-i Beyt’imi bırakıyorum; o ikisi benden sonra iki halifemdirler; biri diğerinden daha büyüktür. Gerçekten ben sizin aranızda iki değerli şey bırakıyorum: Allah’ın kitabını ve ıtretimi. Öyleyse onlara sarılın, çünkü o ikisi kıyamete kadar kopmayacak iki iptirler.

Yine buyurmuştur ki:

“Ey insanlar, yakında ruhum alınacak ve rabbime gideceğim. Sizlere üzerimde olan vazifenin kalması için bir şey söyleyeceğim. Bilin ki: Ben Rabbimin kitabını ve ıtretim olan Ehl-i Beytimi aranızda bırakıyorum.” Sonrada Ali(as)’ın elinden tutarak şöyle dedi: “Ali Kur’an iledir ve Kur’an da Ali iledir. Kevser havuzunda yanıma gelinceye dek asla birbirlerinden ayrılmazlar. Bunlardan istediğinizi sorun.”

Elbette hadisin diğer bölümlerinde (asıl manaya zarar vermeyecek) lafız yönünden bazı farklılıklar mevcuttur. Biz hadisin metni bölümünde bu farklılıklara işaret ettik.

Bu hadisi eski yeni birçok büyük alim sahih, sünen, müsned, siyer, tarih, tefsir, lügat ve benzeri kitaplarda nakletmişlerdir(tahric etmişlerdir). Örneğin:

1-Sahih-i Müslüm (C.7, S.122)

2-Sünen-i Tirmizi (C.2, S.307)

3-Sünen-i Daremi (C.2, S.432)

4-Müsned-i Ahmed b.Hanbel (C.3, S.14-17 ve 26-59 ve C.4, S.336-371 ve C.5, S.182-189)

5-Hasais-un Nesai (S.30)

6-Müstedrek-ül Hakim(C.3, S.109-148-533)

7-Hafız Genci eş-Şafii, Kifayet-ut Talib’de (1.Bab, S.11’de, Hum olarak anılan bir yerde Peygamber (sav)’in okuduğu hutbenin sıhhatinin beyanında) hadisi naklettikten sonra şöyle demiştir: “Bu hadisi müslim Sahih’inde tahric etmiştir. Ebu Davud ve İbn-i Mace el-kazvini de kitaplarında nakletmişlerdir. Keza (61.Bab, S.130  da)”

8-Muhammed b.Sa’d el-Basri, Tabakat  Kitabında, (4.Cüz, S.8’de)

9-Ebu Nueym el-İsfahani, Hulyet-ul Evliya adlı kitabında, (C.1, S.355)

10-İbn-i Esir, Üsd-ül Gabe adlı kitabında (C.2, S.12 ve C.3, S.147)

11-İbn-i Abdi Rabbih Kurtubi, İkd-ul Ferid kitabında (C.2, Veda haccı, S.346 ve 158)

12-İbn-i Abdi Rabbih Kurtubi, İkd-ul Ferid kitabında (12.bab, S.332) dedesinin: “Ebu Davud ve Tirmizi bu hadisi sünenlerinde senediyle zikretmişler ve keza Rezin de el-Cem’u Beyn’es-Sahiheyn’de zikretmiştir.” Dediğini nakletmiş ve demiştir ki: “İlginç doğrusu, Müslim’in Sahih’inde Zeyd b.Erkam’dan naklettiği hadis nedense dedemin gözünden kaçmıştır.”

13-Nuruddin Halebi Şafii, İnsan-ul Uyun’da (C.3, S.308’de)

14-Ahmed b.Abdullah Taberi, Zehair-ul Ukba’da (S.16)

15-Aziz eş-Şafii, es-Sirac-ul Munir Fi Şerh-il Cami-is Sağir kitabında (C.1, S.321)

16-Ve Şeyh Muhammed Hanefi aynı eserin hamişinde.

17-İbn-i Sabbağ-i Maliki, el-Fusul-ül Muhimme’de (S.24’de)

18-Şehabuddin Haffaci Nesim-ur Riyaz adlı kitabında (C.3, S.410) ve hamişinde basılan Ali Karin’in Şerh-uş Şifa’sında.

19-Ali Muttaki,  Ahmed b.Hanbel’in Müsned’inin hamişinde basılan Müntahab-i Kenz-il Ummal’ında, (C.1, S.96-101 ve C.2, S.390ve C.5, S.95)

20-Şa’lebi, el-Keşf-u el-Beyan’da (“İ’tisam” ayeti ile “Eyyuhe-s Sekalan” ayetinin tefsirinde)

21-İmam Fahruddin-i Razi, “İ’tisam” ayetinin  tefsirinde (C.3, S.18)

22-Nezzam-i Nişaburi, “İ’tişam” ayetinin tefsirinde (C.1, S.349)

23-El-Hazin tefsirinde (“İ’tişam”, “Meveddet” ve “Eyyuhe-s Sekalan” ayetleriyle ilgili olarak, S.257, 94 ve 212)

24-İbn-i Kesir Dimeşki, “Meveddet” ayetinin tefsirinde (C.4, S.113) ve “Tahtir” ayetinin tefsirinde (C.3, S.485)

25-İbn-i Kesir Dimeşki, Tarih’inde (C.5-6, Gadir hadisinin zımmında)

26-Hüseyn Kaşifi, el-Muvab’ul Aliyye’de “Eyyuhe-s Sekalan” ayetinin tefsirinde ve İbn-i Esir el-Cezeri, en-Nihaye adlı kitabında (C.1)

27-Suyutu, ed-Dürr-ün Nesir’de (S.155)

28-Cemaluddin Afrik-i Mısri, Lisan’ul Arab’da (C.6, “Itret” lügatında ve C.13 “Segal” ve “Habl” lügatında)

29-Mecduddin eş-Şirazi Kamus’unda (“Segal” kelimesinde)

30-Murteza Zübeydi, Tac-ul Arus Kitabında (C.7, “Segal” kelimesinde)

31-Abdurrahim Safipuri Münteb-el Ereb adlı kitabında (“Segal” kelimesinde)

32-İbn-i Ebi-lHadid’il Mutezili, Şerh-u Nehc-ül Belaga’da (C.6, “Itret” kelimesinin manasında)

33-AbdulhakDehlevi Medaric-ün Nübüvve’de (S,520)

34-Muhammed Salih Tirmizi Keşfi, Menakib-ul Murtezaviyye (S.96,97,100,472)

35-Miftah-u Kunuz-isSünne, C.2, S.448)

36-İmam Beğevi eş-Şafii, Mesabih-us Sünne’de (C.2, S.205-206)

37-İbn-i Hacer Savaik’te (S.75-87-99-139)

38-Şeblenci, Nur-ul Ebsar’ın hamişinde (S.110)

39-Süleyman b.İbrahim Belhi el-Hanefi, Yebani-ul Mevedde kitabında (S.18,25,30,32,34,95,115,126,199,230,238 ve301)

30-Allame Şems Seyyid Mir Hamid Hüseyn el-Hindi, 200’den fazla büyük ehl-i sünnet alimlerinden nakletmiştir. Ve hakeza otuzdan fazla erkek ve kadın sahabeden nakletmiştir ki, hepsi de bu hadisi Resulullah’dan(sav) çeşitli tabirlerle nakletmişlerdir.

Süleyman ibn-i İbrahim el-Belhi el-Hanefi “Yenabi-ul Mevedde” kitabında, şerif semhudi el-Mısri’nin “Cevahir-ul Akdeyn” kitabından naklen şöyle demektedir: “Bu hadis yirmiden fazla sahabeden nakledilmiştir.” Şemsüddin es-Sahavi “İsticlab” adlı kitabında bu hadisi Ebu Said el-Hudri ve Zeyd ibn-i Erkan’dan nakletmiş ve şöyle demiştir: “Bu hadisi nakledenler arasında şunlar vardır. Cabir, Huzeyfe ibn-i Useyd, Huzeyme ibn-i Sabit, Sehl ibn-i Sa’d, Zumeyre, Amir ibn-i Leyla, Abdurrahman  ibn-i Avf, Abdullah ibn-i Abbas,  Abdullah ibn-i Ömer, Adiyy ibn-i Hatem, Ukbe ibn-i Amir, Ali ibn-i Ebu Talib(as), Ebuzer, Ebu Rafi, Ebu Şureyh el-Huzai, Ebu Kuddame el-Ensari, Ebu Hureyre, Ebu-l Haysem ibn-i Teyhan, Kureyş’ten bazıları, Ümmü Seleme ve Ümmü Haniye bint-i Ebi Talib(Rızvanu’llah-ı aleyhim)”

Seyyid mir Hamid Hüseyin el-Hindi “Abekat”  adlı kitabında Şemsüddin es-Sahavi’nin bu sözünü naklettikten sonra şöyle demiştir:

“Bu hadisi şu sahabiler nakletmiştir: Ali ibn-i Ebi Talib(as),  Hasan ibn-i Ali    el-Mücteba(as), Selman-i Farsi, Ebuzer-i Gıfari, ibn-i Abbas, Ebu Said, Cabir ibn-i Yemani, Ebu Rafi, Huzeyfe ibn-i Useyd el-Gıfari, Huzeyme ibn-i Sabit Züşşehadeteyn, Zeyd ibn-i Sabit, Ebu Hureyre, Abdullah ibn-i Hanteb, Cübeyr ibn-i Mat’am, Bera ibn-i Azib, Enes ibn-i Malik, Talha ibn-i Ubeydullah et-Temimi, Abdurrahman ibn-i  Avf, Sa’d ibn-i Ebi Vakkas, Amr ibn-i As, Sehl ibn-i Sa’d, Adiyy ibn-i  Hatem, Ukbe ibn-i Amir, Ebu Eyyub el-Ensari, Ebu Şureyh el-Huzai, Ebu Kuddame el-Ensari, Ebu leyla el-Ensari,  Zumeyre el-Eslemi, Amir ibn-i Leyla ibn-i Zamre, Hz.Fatıma(as), Ümmü Seleme ve Ümmü Hani. Bu hadisin adı geçen sahabeler tarafından nakledildiğinin delili ve kaynağı ise önceden zikrettiğimiz kaynakların yanı sıra merhum Mir Hamid Hüseyn Hindi’nin, “Abekat” kitabı “Sekaleyn Hadisi” bölümünün 1.Cildinde her asrın çok sayıda ehl-i sünnet alimlerinden naklettiği rivayetlerdir.

İkinci Yüzyıl

Hicretin ikinci yüzyılı alimleri arasında şunlar vardır:

1-Said b.Mesruk (126)

2-Süleyman b.Mihran (A’maş ismiyle meşhurdur)(146-147)

3-Muhammed b.İshak b.Yesar el-Medeni (151)

4-Utbe b.Mes’ud el-Kufi el-Mes’udi(199)

5-Abdullah b.Numeyr el-Hemedani(1999)

Ve bu asrın sayısı on yediyi bulan diğer alimleri.

Üçüncü Yüzyıl

Üçüncü yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Ebu Amir Abdulmalik b.Amr-il Akdi (204)

2-Ebubekir Abdullah b.Muhammed (Ebi Şeybe diye tanınmaktadır)

3-Ahmed b.Muhammed b.Hanbel eş-Şeybani (241)

4-Ebu Muhammed Abdullah b.Abdurrahman-i  Daremi (255)

5-Müslim b.el-Haccac en-Nişaburi (261)

6-Ebu isa Muhammed b.İsa b.Sure et-Tirmizi (279)

Ve bu asrın otuz beşe ulaşan birçok büyük alimleri.

Dördüncü Yüzyıl

Dördüncü yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Ebu Cafer Muhammed b.Cerir et-Taberi (310)

2-Ebu Ömer Ahmed b.Abdullah-i Kurtubi (328)

3-Ebu-l Abbas Ahmed b.Muhammed b.Said (İbn-i Ukbe diye tanınır)(332)

4-Ebu Mansur Muhammed b.Ahmed b.Talha el-Ezheri el-Lugevi (370)

5-Ebu-l Hasan Ali b.Ömer b.Ahmed Darekutni (389)

Ve sayıları yirmi bire ulaşan bu asrın birçok alimleri.

Beşinci Yüzyıl

Beşinci yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Ebu Abdullah Muhammed b.Abdullah el-Hakim en-Nişaburi (405)

2-Ebu İshak Ahmed b.Muhammed b.İbrahim es-Salebi (437)

3-Ebu Naim Ahmed b.Abdullah el-Bagdadi (488)

4-Ebu-l Hasan Ali b.Muhammed  b.Tayyib el-Celali (İbn-ül Megazili diye tanınır) (483)

Ve sayıları on üçe ulaşan bu asrın büyük alimleri.

Altıncı Yüzyıl

Altıncı yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Ebu Muhammed Hüseyin Mes’ud el-Ferra el-Begevi (Muhyi’s-Sünnet diye tanınır) (516)

2-Ebu-l Berakat Abdulvahhab  b.Mübarek b.Ahmed el-Enmati el-Bagdadi (567)

3-Ebu-l Mueyyed Muvaffak b.ahmed el-Mekki (Ahtab-ı Harezm diye tanınır) (571)

4-Ebu-l Kasım Ali b.Hüseyin b.Hibetullah (İbn-i Asakir diye tanınır)(571)

5-Siracuddin Ebu Muhammed Ali b.Osman b.Muhammed el-Evsi el-Fergani el-Hanefi (569)

Ve sayıları on üçe ulaşan bu asrın birçok büyük alimleri.

Yedinci Yüzyıl

Yedinci yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Mübarek b.Muhammed b.Muhammed b.Abdulkerim (İbn-i Esir-i Cezeri diye tanınır) (606)

2-Ebul Hasan Ali b.Muhammed b.Muhammed b.Abdulkerim (İbn-i Esir-i Cezeri diye tanınır) (630)

3-Ziyauddin Muhammed b.Abdulvahid el-Makdisi el-Hanbeli (643)

4-Nizameddin Hasan b.Muhammed b.Hüseyin el-Kummi en-Nişaburi (Nizam-ul A’rec diye tanınır)

Ve sayıları on altıya ulaşan bu asrın birçok büyük alimleri.

Sekinci Yüzyıl

Sekizinci yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Sadruddin Ebu-l Mecami İbrahim b.Muhammed b.Mueyyed el-Hamvi (722)

2-Alauddin Ali b.Muhammed b.İbrahim el-Bagdadi (Hazin diye tanınır) (741)

3-Şemsuddin Ebu Abdullah Muhammed b.Ahmed ez-Zehebi (748)

4-İsmail b.Kesir ed-Dimeşki (776)

5-sa’duddin Mesud b.Ömer et-Teftazani (791)

Ve sayıları on altıya ulaşan bu asrın birçok büyük alimleri.

Dokuzuncu Yüzyıl

Dokuzuncu yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1- Mecdüddin Muhammed b.Yakub el-Firuzabadi eş-Şirazi (817)

2-Muhammed b.Mahmud el-Hafizi el-Buhari (Hace Parsa diye tanınır) (822)

3-Melik-ul Ulema Şehabüddin-i Devletabadi (849)

Ve sayıları beşe ulaşan bu asrın birçok büyük alimleri.

Onuncu Yüzyıl

Onuncu yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Celaluddin Abdurrahman b.Ebu Bekir es-Suyuti (-911)

2-Nuriddin Ali b.Abdullah es-Semhudi (911)

3-Şemsuddin Muhammed el-Alkami (929)

4-Şehabuddin Ahmed b.Muhammed b.Ali b.Hacer el-Heysemi el-Mekki (974)

5-Muhammed Tahir el-Fiteni el-Kecerati (986)

Ve sayıları on yediye ulaşan bu asrın birçok büyük alimleri.

Onbirinci Yüzyıl

Onbirinci yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Ali b.Sultan Muhammed (Ali el-Karidiye tanınır) (1014)

2-Abdurrauf  b.Tac-ul Arifin el-Menavi (1031)

3-Nuruddin Ali b.İbrahim b.Ahmed

4-Ahmed b.Fazl b.Muhammed-i Baksir el-Mekki (1047)

5-Şehabuddin Ahmed b.Muhammed b.Ömer el-Mısri el-Hanefi (1047)

Ve sayıları on bire ulaşan bu asrın birçok büyük alimleri.

Onikinici yüzyıl

Onikinci yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Ahmed Efendi (Müneccimbaşıdiye tanınır) (1113)

2-Muhammed b.Abdulbaki b.Yusuf el-Ezheri ez-Zerkani el-Maliki (1112)

3-Veliyyiddin Abdurrahman ed-Dehlevi (1174)

4-Muhammed b.İsmail el-Emir-ül Yemani es-San’ani (1182)

5-Muhammed b.Ali es-Saban

Ve sayıları on üçe ulaşan bu asrın birçok büyük alimleri.

Onüçüncü Yüzyıl

Onüçünçü yüzyılın alimleri arasında şunlar vardır:

1-Muhammed Mubin b.Muhibullah-il Luknowi (1202)

2-Veliyyullah b.Habibullah-il Luknowi

3-Reşiduddin Handehlevi

4-Süleyman b.İbrahim (Hace Kelan el-Hüseyni el-Belhi el-Hanefi diye tanınır)

5-El-Mevlevi Sıddık Hasan Han.

Ve sayıları ona ulaşan bu asrın birçok büyük alimleri.

Yine “Akebat”  kitabı “Sekaleyn Hadisi” bölümünün 2.Cildinde bu hadisi, değişik tarikler ve çeşitli ibaretlerle Zeyd ibn-i Erkam’dan rivayet eden ikinci yüzyıl ila onüçüncü yüzyıl arasında yaşamış olan yüzü  aşkın ehl-i sünnet alimlerinden nakletmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.