Erbein (Musa Aydın)
Kırk gün oldu Hüseyn’im
Veda edeli sana
Geçirdiğim her günüm
Sanki bin yıldı bana
Hicranından Hüseyn’in
Bin dirildim, bin öldüm
Şimdi na’şın yerine
Kabrin öpmeye geldim
Geldim Kerbubela’ya
Sorsan ki bacı neden?
Geldim tazelemeye
Ahdimi ben yeniden
Duydum kefensiz kalmış
Lale süslü bedenin
Peki ne oldu gardaş
Giydirdiğim kefenin
Seferden dönen kimse
Armağanlarla gelir
Sormaz mısın “Zeyneb’im
Senin armağan nedir?”
Bu sorunun cevabı
Ne de çetindir ya Reb
Ne desin, ne anlatsın
Şimdi Hüseyn’e Zeyneb
Yeriydi desin gardaş
Nolursun ayağa kalk
Bilmek istersen nedir
Armağanım, bana bak
Sana armağan için
Bükülmüş bir belim var
Morarmış bir bedenim
Ağıt dolu dilim var
Takdim için güllerin
Yok mu deme nolursun
Var, var olmasına da
Ama renkleri solgun
Kim görmüş deste gülü
Zincirle bağlasınlar
Bahçıvanın bağrını
Vahşice dağlasınlar
Anam oğlu, gam yeme
Her ne olursa olsun
Getirdim güllerini
Gerçi yorgun ve solgun
Peki Rugayye nerde
Diye sorma azizim
Bu konuda mahcubum
Yoktur diyecek sözüm
Musa Aydın
30-Mart-2005 / 20-Sefer-1426