AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

Alevilere Tavsiye Yazılar

Bektaşiliğin Beş Yüzü

Birçok kez yazdım ama henüz tam anlaşılmadı, kiminin işine gelmiyor kimi cahil,kiminin sistemden beklentisi olduğu için açık çatışmayı göze alamıyor kimi  kötüniyetli.Ama devam etmek zorundayız. Zamana ihtiyacımız var. Tarih yazılıyor ve kimin yazacağı önemlidir.Gelecek nesillere sağlam temel bırakmak zorundayız.Bu nedenle çürük yapı ve parçaları yıkmak zorundayız. Çürüyen parçalardan bulaşacak mikroplara engel olmak zorundayız. Bu devrimci bir çıkıştır,marjinal olduğunu zaten biliyoruz. Ama hak batıl mücadelesinde bunun tarihi örneği çoktur.Hak ehilleri her dönem marjinal devrimci çıkışlarda bulunmak zorunda kalmışlardır. Önemli olan sabırla inatla devam etmektir.
Alevilerin özgürleşme süreci başlamıştır, kırılması gereken prangalar vardır ve Bektaşilik bunlardan birisidir.bektaşilik içinde çok çeşitli virüsleri barındıran bir organizmadır ve Alevilerin bundan kurtulması zorunludur. Karşımızda bir tarikat olsaydı,bir lideri yada şeyhi olsaydı yada belli ilkeleri olan bir oluşum olsaydı belki kurtulmak daha kolay olurdu. Ama karşıda zamanla gelişen vücud bulan kültürel bir sentez var ve içinde her türlü negatif unsur bulunuyor. Çok yüzlü bir oluşumla karşı karşıyayız, içinde her şeyi bulmak mümkün çünkü sürekli kılık değiştiriyor, fikir geliştiriyor. Hiçbir doğması olmadığı için kılıktan kılığa şekilden şekle girebiliyor. Bu nedenle ıslahı, düzeltilmesi mümkün olmuyor, yok edilmesi mümkün değil çünkü her dönemin hakim ve batıl  fikrini savunabiliyor, bünyesinde taşıyabiliyor bu nedenle tamamen dışlanması gerekiyor. Batıl yaşadıkça yaşayacağı için  dışlanmasından başka çare bulunmuyor. Bunu yapmaya çalışıyoruz, Bektaşiliğin çok yüzünü gösterip bir şeyleri anlatmaya çalışıyoruz. Anlayanlar kurtuluyor, bizzat görüyoruz. Anlamayanlara, anlamak istemeyenlere üzülüyoruz.

BİRİNCİ YÜZ;  1200-1500 ARASI

Bu dönemin başlarında Hacı Bektaş Selçuklu sarayının hemen yanıbaşına sulucakahöyüke gelip yerleşiyor,Herhangi bir tarikat kurmuyor ama çevresinde kendisiyle birlikte hareket eden az sayıda bir kitlenin var olduğunu düşünebiliyoruz,bu kitleye liderlik ettiğine ilişkin bir kanıt yok ama kitlenin bektaşın dini bilgisi olduğuna inandığını düşünebiliriz.Bektaş horasanlı türk kökenli  Sünni bir mutasavvıf olarak kabul ediliyor.Onu çevresindeki çok az kişi dışında zamanla   bu konuda araştırma yapanlar tanıyabiliyorlar.O tarihlerdeki Mevleviler gibi bazı dini çevrelerin tanıdığını da düşünebiliriz.Yine anadoludaki hiristiyanlarla da bağ kurması kaçınılmaz oluyor.Yine anlatılara göre bektaşın ölümünden ve Osmanlı kuruluşundan sonra bazı osmanlıların buradaki insanlarla temasa geçmiş olmaları muhtemeldir.Yeniçeri-Bektaşi bağının ilk nüvelerini bu dönemde görebiliyoruz.
Bu dönem anadolusun da okuma-yazma yok,insanlar ekonomik sorun içindeler ve Anadolu ne etnik nede dini kimliğe henüz sahip değil.Herkes iç içe ,ekonomik sorun üst düzeyde,siyasal istikrar zaten yok.Etkiye açık geniş bir toprak parçası  döllenmeyi bekliyor.

İKİNCİ YÜZ; 1500-1826 ARASI

Bu dönemi fidana can suyu verilmiş dönem olarak görme eğilimindeyim.Osmanlı sultanı 2.Bayezid tahta geçiyor ve anadoludaki tüm dini yapılaşmalara el atıyor.Dimetokadan Balım sultanı Sulucakarahüyüke tayin ediyor.Var olan yapılanmayı tarikat yapılanmasına dönüştürüyor.Bütün gücüyle destekliyor.Bununla da yetinmiyor ,tarikat kurucusu ilan ettiği Hacı Bektaşı anadoluya keramet sahibi bir veli olarak tanıtmak için sarayda firdevsi Tavile Menakıbı hünkar Hacı Bektaş vilayetnamesini yazdırıyor.
Hacı bektaşın uçtuğunu,kerametler gösterdiğini büyük bir veli olduğunu bu eserle tüm anadoluya ilan ediyor.Hem 2.Bayezid hemde Hacı Bektaş bu eser sayesinde VELİ ! kabul ediliyor,Bektaş SEYYİT ! ilan edilirken Padişah ta  SOFU lakabını  kazanıyor.Padişah Anadolunun Sünnileştirilmesini bu yolla İslamileşmesine yönelik hamleler içinde görüyor.Buraya Türk-Türkmen göçerlerin yönelmesini sağlamaya çalışıyor,okuma yazma yok ama anlatıların devlet eliyle duyulması sağlanmaya çalışılıyor.
Bektaşi-Yeniçeri ilişkisi gelişiyor,her iki kurumda yabancı unsurlara açık kurumlaşmalar olarak osmanlı eliyle büyüyor.Büyümeye Yavuz,kanuni dönemlerinde de katkılar sağlanıyor,Anadolunun en çok alevi katledilen  bu döneminde Bektaşilik yeniçeri ilişkisi yoluyla Osmanlı başkentinde kök  ve etki salacak boyutta büyüyor.
Bu dönemin başlarında Balım sultanın yola bazı şekli unsurları kattığını,sistematize ettiğini görüyoruz,bu sistem zamanla gelişiyor.Bu yüzden o da piri sani (ikinci kurucu) olarak tarihe geçiyor.Osmanlı tarihçileri tarikatı Yesevi –Nakşi çizgisinde kabul ediyorlar.
Türk unsurlar,Sünni tasavvufi unsurlar,sistematize edilmiş tarikat kurallarıyla bütünleşiyor.Anadoluya gelen başka yabancı unsurlarda katkılarda bulunuyorlar.Batınılik,Hurufilik,Şiilik   gibi unsurlarında Bektaşilik içine katılanlar tarafından  sızdığını görüyoruz.Pir sultanın öncülüğünü yaptığı düvezi imam türünden deyişlerle anadoluya 12 imamların isimleri giriyor ve bu isimler safevi etkisiyle de özellikle türk-türkmen kitleler arasında hızla yayılıyor.Bayezid-yavuz ve kanuni bu etkiyi katliamlarla ve teorik Sünni açılımlarla kırmaya çalışıyor.
Katkılar ve niyetler nedeniyle artık Bektaşilik bektaşın kendi fikrinden kopmaya başlamıştır.Bu dönemin sonlarını  bektaşın kendisinin bile sahiplenmeyeceğini düşünmek zorundayız.

ÜÇÜNCÜ YÜZ; 1826-1923  ARASI

Yeniçeriler yabancı unsurlarında etkisiyle sarayda etkin rol oynuyorlar,Osmanlı bu ordudan kurtulmak istiyor.
Yeniçeriler 1826 yılında acımasızca katledilince aradaki ilişki nedeniyle bundan Bektaşi dergahları da etkileniyor,bu dönemin başını bektaşiliğin Osmanlı kontrolünden çıkmasının başlangıcı olarak kabul ediyoruz.
Bu dönem anadoluya yavaş yavaş hakim olan sebatayist unsurların egemenliğe üst düzeyde etki ettikleri döneminde başlangıcı oluyor.Sünni Osmanlıdan darbe yiyen Bektaşiler,sebatayistlerin etki sahasına giriyorlar.Bektaşilerin özellikle Sünni islamla hesaplaşmaları  ,Sünni islamı yavaş yavaş eleştirmeye başlamaları bu dönemle başlıyor.Bektaşileri bu dönem sebatayistler yönlendiriyor.Sünni islam üzerinden islam dinine saldırı başlıyor,Bektaşi fıkraları bu dönemin sonuna doğru bolca kayıtlara geçiyor.Sebatayist Bektaşiler bu eleştirilere şii bilgilerini de katıyorlar.Osmanlının barışma ve ilişkiyi eski hale getirme çabalarını sebatayist etki ve savaşlar kesiyor,bu dönem Bektaşiliğin Osmanlı konrtrolünden çıktığı dönem olarak kabul ediyoruz.Boşluğu sebatayist-masonik unsurlar ve Yahudi etkisi dolduruyor.Onlarda İslama bu dergah vasıtasıyla saldırıyorlar,tarikatın artık içi boşaltılıyor ve yerine din dışı unsurlar konuluyor.Namaza,oruca,hacca yönelik islam dışı yorumlar Bektaşiliğin içine  sebatayistler tarafından bu dönemde yerleştiriliyor.Bu süreçte bu etkiyi Osmanlının üst düzey yönetimlerinde de görüyoruz,aynı etki jön Türkler,ittihatçılar türünden siyasete ve nakşilik,Mevlevilik gibi tarikatlarada  yansıyor.Bu nedenle bu dönemin sonuna doğru Bektaşileri iktidarda üst düzey makamlarda görebiliyoruz.İttihatçılar içinde ,hükümet içinde ,Osmanlı meclisi içinde yer alabiliyorlar.Cumhuriyet dönemi ilk meclis içinde de yer  veriliyor.
Bu dönemin sonuna doğru İttihatçılar baha sait bey başkanlığında Bektaşiliğe Türk-Türkçü-milliyetçi unsurları ekliyorlar.İttihatçılar bu dönem Bektaşiliğine İLK DEFA Aleviliği de ekliyorlar.Artık Alevilik Bektaşilik birlikte anılmaya başlanıyor.Bektaşilik tarikatına Tarikatı Aleviyye denilmeye başlanıyor.Alevi –Bektaşi kavramı Türk milliyetçiliği üzerinden geliştiriliyor.
Cumhuriyeti Türk milliyetçiliği üzerine kuran sebatayist etki bektaşiliğede milliyetçi etkiyi bulaştırıyor.Artık tarikat su katılmamış Türk tarikatı olarak sunuluyor ve bolca milliyetçilik motifiyle milliyetçilik propagandası işleniyor.
Dönemin başlarında Bektaşiliğin islamiliğini ve Sünniliğini kanıtlamaya çalışan Cemalettin çelebinin Müdafa isimli eseriyle  başlattığı yeni hareket bir başka çelebinin cumhuriyetin kurucusu Atatürkü mehdi ilan etmesi ile kırılıyor.Kırılma hacı bektaşın soyu olup olmadığı konusunda tartışmalara yol açıyor.Bu dönemin sonunda Bektaşiliğin içinde artık sebatayist-masonik ve Türk milliyetçiliğine yönelik katkılar öne çıkıyor.Hakim oluyor.1826 daki kırılma sebatayistlere yarıyor.

DÖRDÜNCÜ YÜZ; 1923-1980 ARASI

Tarikatlar kapatılmıştır ve çoğu artık illegal faaliyet alanlarına kaymıştır.
Artık Bektaşilik İslami sınırların dışındadır,çok renkli ve çok yüzlüdür.Bu nedenle artık islami diğer tarikatlardan kopmuştur.Cumhuriyetin kuruluş ilkelerinin baskısı altındadır.Masonik etki hakimiyeti devam etmektedir.Dede baba denilen insanların önemli kısmı masondur,sebatayisttir.Yeni Cumhuriyetin din ile çatışmasında Bektaşilik te taraftır.Bu dönem Bektaşiliği artık İslamı açık açık eleştirmektedir.Cumhuriyet tarafından kapatılmış tarikat olmasına rağmen her konuda yeni cumhuriyetin ilkeleriyle müttefiktir.Artık dinsel bir sorun yoktur.Batıcı fikirler çağdaşlık adı altında savunulmaktadır.Bektaşilerin ilkesel ve sebatayist etkiden dolayı Hacı bektaş-balım sultan çizgisine M.Kemalide yerleştirdiklerini görebiliyoruz.Atatürk te  artık Bektaşilerin kutsallarından birisidir.Sebatayistlerin güçlenmesi Bektaşilerinde güçlenmesi anlamına geliyor.Ancak Ekim devrimiyle gelişen sosyalist- sol etki Bektaşi dedelerinin etkisini kırıyor.1968 den 12 eylül darbesine kadarki dönemde artık Bektaşi dedeleri topluma hakim değildir,zira sol sosyalist fikir dedelik düzeninin sömürü düzeninin bir parçası olduğunu keşfetmiş ve dedelik düzenini yok etmeye yakın bir düzeyde baskı altına almıştır.Bu güçlü etki nedeniyle artık dedelerin kendileri bile dedelikten vazgeçmiş sinmiştir.Sebatayist etkiyle bektaşiler bu dönemi yeniden chp li olarak atlatmaya çalışıyorlar.Menderes-Bayar sebatayist etkiyle DP ye kayan kitle bu sefer yine aynı etkiyle CHP ye kayıyor.Bu dönem Alevi-Bektaşi kavramları artık yerleşmiştir,herkes bu iki kavramı bir kabul ediyor,kanıksıyor.Bu kabulü  ittihatçıların ve sebatayistlerin çok büyük bir başarısı olarak görüyorum.Kimse fark etmeden çok büyük bir dönüşüm gerçekleşiyor.Kendisini alevi olarak adlandıran  Alevi kitle  bu dönüşümle sebatayist etki alanı içine çekiliyor.Artık alevi kitle islam dışı bir alan içindedir,eğitimsizlik,cahillik ve sol etkide bu imaja yardım ediyor.Bu imaj Sünnileştirme çalışmalarını da kolaylaştırıyor.
Aleviler artık cumhuriyetin din politikasının yani diyanetin ,sosyalist diyalektiğin,sebatayist etkinin ve avrupaya göçün yarattığı çelişkilerin içindedir.

BEŞİNCİ YÜZ ; 1980 DEN GÜNÜMÜZE

1979   İran İslam devrimi  12 imamların isimlerini gündeme getiriyor ve hemen akabinde civar Müslüman ülkelerde garip darbeler oluyor,iktidarlar değişiyordu.Her devrim devirdiği şeyin büyüklüğü oranında etki alanı yaratacaktı ve İran islam devriminde de böyle oldu.binlerce yıllık şahlık rejimi devriliyor ve İslam cumhuriyeti kuruluyordu.Kurucu kadrolar yeni anayasalarına diğer dinsel anlayışların saygıya mahzar olacakları görüşünü koymakla birlikte İslam cumhuriyetinin 12 imamcı,alevi yada Caferi olduğunu açık açık koyuyordu.
12 imamların İslami bilgileri Türkiyede bloke edilmesine rağmen bu etki eninde sonunda yayılacaktı ve öylede oldu.
Bizler ve bizim gibiler 12 imamların islami anlayışını,görüşünü,fıkhını bu etki sayesinde öğrendik ve bunu aleviyim diyen halkada anlatmaya başladık.
Eğer bir insan aleviyim diyorsa ,Hz.Alinin yolunu,12 imamların yolunu takip etmek istiyorsa bunu öğrenmek zorundadır,uygulamak zorundadır demeye başladık ve doğaldır ki akabinde bu yolun yayılmasını önlemeye çalışan çizgiler ortaya çıktı.Onlar şii,biz Anadolu alevisiyiz,onlar şeriatçı biz batınıyiz ,tarikatçıyız,onlar fars etkisinde biz islamın türk yorumuna inanıyoruz ,onlar sıkı kuralcı biz ceme,semaha,saza dedeye inanıyoruz diyenler türemeye başladılar,Bektaşilik içindeki her türlü ilkeyi şiiilikle mücadele adı altında piyasaya sundular ve sebatayistler,hiristiyanlaştırmacılar ve diyanetçilerin hepsi bu konuda birleşiverdiler,Aleviliğin kavram olarak geçtiği her yere Bektaşilik kavramını da sokmaya çalıştılar.Dede okulları açmaya,cemevleri yapmaya başladılar.Biz arı duru tertemiz b ir temel atmaya çalıştıkça onlarda eskinin tüm çürümüş köhne fikir ve yapılarını çağdaşlaştırarak sunmaya çalıştılar.Bektaşilik kavramı içine soktukları batıcılık,çağdaşlık,Kemalistlik,laiklik,sosyal demokratlık kavramlarını Aleviliğinde temeli olarak kullanmaya çalıştılar.Velhasıl 12 imamların önüne her türlü kişi ve görüşü getirmeye çalıştılar.Hatta tüm bu numaralarla yetinmeyip biz aleviyiz Müslüman değiliz diyenler bile oldu.Bize karşı diyaneti,tarikatı,sebatayisti bilimumu birleştiler.

Aleviyim diyen kitlenin en çaresiz kaldığı yada çok çaresiz olduğu dönemler vardır.Bayezid-yavuz-kanuni üçlüsünün katliamları böyle bir dönemdir,yeni cumhuriyetin Sünnileştirmeye yönelik diyanet politikaları-sebatayist etki ve sosyalist etkiden oluşan üçlü kıskaç  böyle bir dönemdir ve günümüzde de böyle bir dönem yaşanmaktadır.
Günümüz Alevileri  12 imam yolu ,Caferilik yada Şiilik olarak bizim sunduğumuz çizginin ,diyanetin sunduğu Sünnileştirmeye yönelik çizginin ve nihayetinde bunların dışında  cem-semah-saz-dede olarak sunulan islam dışı kültürel sentez olarak isimlendirdiğimiz Bektaşilik çizgisinin kıskacındadır.Bektaşiler ve diyanet bize karşı olma noktasında müttefik bulunmaktadırlar.
Alevilik ile bektaşiliğin farklı kavramlar olarak kullanılması Alevileri dinsizleştirme,hiristiyanlaştırma ve kısmen de olsa Sünnileştirme etkisinden kurtaracaktır.Biz bunu sağlamaya çalışıyoruz. Onlar Alevilik ve Bektaşilik kavramlarını birleştirerek Alevileri islam dışı sebatayist etki alanına hapsettiler,bizde bu iki kavramı ayırarak Alevileri önce özgürleştireceğiz ve 12 imam tercihine yönlendirmeye çalışacağız.Bu bizim hedefimizdir.Başka bir deyişle bize göre Alevilikle Bektaşiliğin iç içe girmesi alevi halkının sebatayist etkiye açık,din dışı etkiye açık ve kısmen de olsa Sünnileştirmeye açık hedef olması anlamına geliyor.Zira tarihi gelişimi içinde sebatayistler ilke ve şahıs bazında Bektaşiliğin içinde  sıkıca yer alıyorlar,ilke bazında islam dışı unsurlarda yer alıyorlar ve zaten Sünnilikte Bektaşiliğin içinde bulunuyor.Bu nedenle Bektaşiliğin Aleviliğin sırtından atılması tüm bunlardan kurtulmak anlamına da geliyor. Bu doğaldır ki devrimci bir çıkıştır,ama bu  tür prangaların kırılması için devrimci çabadan başka bir şey yapmakta mümkün değildir.Bize karşı yaratılmak istenilen nefret aynı karanlık güçler tarafından empoze edilmektedir.
Alevi aydını bunun analizini yaptığında meydana gelecek özgürleşme ortamı 12 imam fikirlerinin de öğrenilmesini kolaylaştıracaktır diye düşünüyoruz. Bunu onlarda ! biliyorlar ve bu nedenle alevi-bektaşi kavramını beslemek için ,birbirinden ayırmamak için ateşe bolca odun atıyorlar.Hz.İbrahimi hiçbir ateşin yakamayacağını görmek istemiyorlar, ALLAHIN İZNİYLE  BUNU YENİDEN GÖRECEKLER…….

Teoman Şahin

5 thoughts on “Bektaşiliğin Beş Yüzü

  • misafir

    Bu derin araştırmalarınızın bir de kaynakçası olmalı değilmi? Yazıyı daha tashihten bile geçirmemişsiniz. Belli ki çiziktirip alelacele yerleştirmişsiniz.. Bektâşîliği tanımlamıyorsunuz ama tükürüyorsunuz habire… Aslında Alevîliği de pek tanımladığınız söylenemez. Bana sorarsanız sizde tanımlayacak kapasite de yoktur. Belli ki bir bektâşî size ağzınızın payını vermiş bir yerlerde onun acısı sizi konuşturuyor. Ama bu kafa ile iki adım öteye de gidemezsiniz, bunu da ben buraya ekleyeyim, ilerde hatırlarsınız.
    Web sitesi kurmak kolay ama içini doldurmak, kalıcı olmak işte o biraz sıkar.. Önce okumalısınız ki sonra oluşan birikimleri paylaşmalısınız. Havaya tükürmekle yüzünüze tükürürsünüz..

    Yanıtla
  • Musa

    Misafir can
    sen misafirlik adabına uymamışsın ama şahsen ben uyup aynı tarzda yazmayacağım
    ama siteyi forumu adam ! gibi incelersen kanıtları görürsün ama görsende anlamayacaksın zira peşin hükümlüsün
    ha birde şu bektaşilerin en büyük en değerli en alim önderinin yazılı eserini söylede bizler uygun cevapları verelim
    havadan sallama en güvendiğiğn kitabı ve bektaşi önderini buyur yaz cevabı bekle

    Yanıtla
    • özgür şubatlıoğlu

      peki hacı bektaş veli sünniyse ve alevileri sünnlştrme cabasına grmişse peki ”hararet nardadır sacda değil,hakikat bastadır tacda değil,her ne arar isen kndinde ara,kudüste mekkede hacda değil..” bu ne hngi sünnide bu inanıs var….yada ”ellerin kabesi var bnm kabem insandır..” bu inanıslar alevilerde hacı bktaştan öncede vardı hacı bktaş sadece alevlerin ibadetlerini sekillndrmiştir…..sünnilk hacı bktasn sözleryle örnekelndrdiğim durumu asla kabul etmez….acıkalrmısınız? hacı bktastan öncede alevilerde bu inanc hoşgrüsü vardı hacı bktastan sonrada böle oldu sünnleştrmek bunun neresnde..?

      Yanıtla
      • Biralevi

        Özgür can
        Hararet nardadır ve ellerin kabesi var diye eklediğiniz söz yada cümleler hacı bektaşa ait değildir,bunun aksini söyleyenlere hangi eserinde bu sözleri söylemiş diye sorabilirsin
        hararet nardadır dörtlüğü kaygusuz sultana ait şiirde geçer ve kaygusuzda sünnidir.
        Zaten bu tür sözler sünni tasavvufa ait sözlerdir.Bu tür sözlerin hepsi yanlıştır diyemeyiz verdiğiniz anlama göre değişir .
        forumda hacı bektaş bölümünü inceleyin birde şu var çok önemli aleviyim diyen insanımız sünni tasavvuf ilkelerini alevi irfani ilkelerden ayıramıyor bu nedenlede sünni tasavvufu bilgileri alevilik zannediyor anadoluda islam ilk aşamada sünni tasavufla yayılmıştı ,bu nedenle çoğunluk yanılıyor oysa islamı 12 imamlardan öğrenseniz yanılmazsınız…biraz doğru bilgi,biraz dikkat biraz titizlik, çaba ve analiz size yeterlidir

        Yanıtla
  • gerçeğe hü

    şiilik sünnilik hepsi bir yoldur.önemli olan o yolun sonundaki varılacak hedeftir.Allah sınırsızdır.Allah bağışlayandır.ona ne şekilde ibadet etmek istersen et yeterki ibadet et bence o kabul edecektir.hiç kimse inanmadığı bir yolda içinden gelerek Allah için ibadet etmez.Demek ki herkezin inancı kendisine göre doğrudur.inanç ne olursa olsun yeterki allah inancı olsun.Çünkü dinlerin amacı insanların kötü yoldan uzaklaştırıp iyiliğe insanlığa yöneltmektir.Burda alevilerin inandığı çok önemli olan konu şudur.Ehl i beyt çok eskilerden kırklar meydanında ibadet ederlermiş.Kırklar meydanına seçkin inandıkları ,güvendikleri insanları alırlarmış,o meydana herkesi sokmazlarmış.Allahtan” salat ve secde ediniz” emri gelince Peygamber efendimiz insanlara ibadeti öğretmiş.ve insanlar bu şekilde ibadet etmeye başlamışlar.Fakat Kırklar cemini hiçbir zaman bırakmamışlar.Ehl-i Beyt ve Oniki imamlar hem insanlara mescitlerde imamlık yapmışlar hem Kırklar yolunu yürütmüşler.ha ben bunları yazdım konumuzla alakası olmayabilir ama sadece müslüman olan herkes bunu bilsin herkes Rabbimin huzurunda ayrı ayrı yargılanacak.o zaman Allahın gerçek isrtediği yol o zaman belli olacak.

    Yanıtla

Biralevi için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.