AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

Köşe Yazıları

Araştırmadan Hakikatler Bulunmaz

Hepimiz dünyaya geldiğimizde sosyologlarında belirttiği
gibi bulunduğumuz ortam içerisinde toplumsallaşmaya başlıyoruz. Bu
toplumsallaşma hayatımızın her alanında etkili oluyor. Yeme, içme
oturma kalkma giyinme vs. şeylerde ilk olarak içinde dünyaya
gözlerimizi açtığımız aile ortamının üzerimizde büyük etkileri diğer
bütün ortamlardan daha fazla olmaktadır. Ama bunun beraberinde arkadaş
ortamı, okul çevresi, iş ortamı vs. durumlarda kişiliğimizin
belirlenmesinde etkin rol oynamaktadırlar. Hayatı tanımaya
başladığımızda artık kendimize etrafımızdaki gelişen olaylar ve içinde
bulunduğumuz ortamın durumuna göre bir yol çizmeye başlıyoruz. Genelde
hayatımıza yön veren bu olaylar biz farkında olmadan hayat pratiğimizi
de belirliyor. Ama her ne olursa olsun yaşantımızda rahat ve mutlu bir
hayat sürmek için hedeflediğimiz ideallere ulaşmak için var gücümüzle
çalışıyoruz. Bunu elde etmek içinde bazen birçok şeyden de ödün
veriyoruz. Üniversiteye hazırlanan bir genç sınavı kazanmak için
gecesini gündüzüne katıyor. Yeri geldiğinde yemiyor, içmiyor,
arkadaşlarıyla gezmeyi vs. şeyleri bırakarak kendisi için önemli
gördüğü bu hedefe ulaşmak için var gücüyle çalışıyor. Buda insanın
yaratılışında var olan kemale ulaşma içgüdüsünün bir yansımsıdır
gerçekte. Ya da yeni evlenecek bir çift evlerine alacakları eşyayı
seçmek için onlarca mağaza dolaşıp yüzlerce markanın modellerlini bir
bir inceliyorlar. Buda insanın yaratılışında var olan güzeli sevme
içgüdüsünün bir yansımasıdır gerçekte. Ya da yeni gelişmeye başlayan
bir çocuk etrafındaki eşyaları tanımak için onları karıştırıyor hatta
bazen içindeki şeyin ne olduğunu öğrenmek onu yere çalarak kırıyor. Bu
da insanın yaratılışında var olan hakikat ve gerçekleri arama
içgüdüsünün bir yansımasıdır gerçekte.

Ancak ne var ki yaşadığımız ortam bizleri bu sıraladığız şeyler
hususunda bazen yönlendiriyor ve kendi ihtiyarımız olamadan ya da
farkında olmadan içinde bulunduğumuz toplumun kemallerini onları
sorgulamadan alıyor, toplumun güzel saydığı şeyleri güzel olarak
algılıyor ve toplumun gerçek olarak kabul ettiği şeyleri araştırmadan
gerçek olarak kabul ediyoruz.

Bunların en başında da inanç ve akide geliyor. Dünyaya
gözlerini açtıktan sonra içinde yaşadığı toplumun inançlarını kabul
etmeyip yeni inanç arayışı içinde olan insana çok az rastlanmaktadır.
Ya da toplumun benimsediği inancı araştırıp onun doğruluğunu bilinçli
olarak kabul eden insana da pek rastlamak mümkün değildir belkide.
Peygamberimiz bu konuda ne güzel buyurmuştur: ”Her çocuk dünyaya
geldiğinde İslam fıtratı/yaratılışı üzere doğar ama anne ve babası onu
Yahudi, Hıristiyan vs. yapar!” Buda bizlerin diğer toplumsal
olaylarda olduğu gibi inanç boyutunda da taklit etmemizden
kaynaklanıyor. Bir meslek elde etmek için harcadığımız zamanın bir
kısmını. En güzeli seçmek için harcadığımız onca vaktin çok az bir
bölümünü doğru inancı bulmak için harcasak herhalde taklitten
kurtuluruz.

Kuranın Kerimin naklettiği üzere bütün peygamberlerin toplumları
Allah inancına davet ettiklerinde onların karşısında duran halkların
cevabı şu oluyordu. ”BİZ ATALARIMIZI BU YOL ÜZERE BULDUK.” Kuran
onların bu taklitçi mantığını tek bir cümleyle çürüterek onları
düşünmeye ve araştırmaya davet etmek için şöyle cevap veriyor. ”YA
ATALARINIZ YANLIŞ YOLDA İSELER. YA ONLAR DÜŞÜNMÜYOR İDİYSELER.”

Hz. Aliye soruluyor. Allah’ı görüyor musun da ibadet ediyorsun Hz. Ali
cevap veriyor. ” Ben görmediği Allah’a ibadet etmem.” Hz. Ali’nin bu
değerli sözünün açıklaması gerekiyor ama bizlerin alacağı nükte şu ki
Hz. Ali tapındığı Allah’ı tanıyarak ona ibadet ettiğini vurguluyor.
Hz. Hüseyin arefe duasında şöyle yakarıyor. ”Seni görmeyen göz
kördür.” Yani ey Allah ben seni tanıyarak ve bilerek ibadet ediyorum.
Bundan dolayı bu yüce duanın başka bir bölümünde şöyle yakarıyor
rabbine: ”Seni bulan neyi kaybetmiştir? Seni kaybeden neyi
bulmuştur.”

Sahi bizler neye inanıyoruz. Atalarımızın dinine mi. Yoksa araştırarak
bulduğumuz inancamı? Acaba neden Müslüman olduk? Hıristiyan ya da
Yahudi değil? Acaba neden Alevi olduk, Sünni ya da Vehhabi değil?
Acaba Müslümanları kitabı kuranın sıradan bir kitap olarak ta olsa
okuduk mu? Hıristiyanların incili daha doğrusu İncilleri neden
bahsediyor. Araştırdık mı? Yahudilerin Tevrat’ı hangi öğretileri
içeriyor. Biliyor muyuz? Zerdüştlerin Evistaları hangi konulardan
bahsediyor ve içeriği nedir. Araştırdık mı?

Milenyum çağındayız artık. Dünya bizlere dar gelir oldu ve
dünya dışındaki diğer gezegenleri keşfetmeye başladık. Teknoloji son
hızıyla gelişiyor. Ama bunca keşif ve gelişmenin arasında araştırarak
bilinçli bir şekilde inanma konusunda sınıfta kaldık desek yanlış
olmaz herhalde.

Araştırmadan hakikatler bulunmaz. Sorgulamadan doğru inanca
ulaşılamaz. Sadece içi boşaltılmış kavramlarla gerçekler elde
edilemez. Araştırma zamanıdır artık. Ben araştırıyorum yaz siz?

ÖZGÜR ARAPOĞLU

The following two tabs change content below.

Özgür ARAPOĞLU

Latest posts by Özgür ARAPOĞLU (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.