AleviSesi

Alevilik, Hz. Ali (a.s)'ın yolundan gitmektir.

Alevilikte Namaz

Aleviler Namaz Kılmak Zorunda mı?

Aleviler Namaz Kılmak Zorunda Mı?

Bu soruya cevap vermeden önce Alevi sözcüğünün ne anlama geldiğini açıklayalım; eskiden beri Hz. Ali’nin (a.s) soyundan gelen seyyitlere Alevî denilmiştir. Nitekim İmam Hasan’ın (a.s) soyundan gelenlere Hasenî, İmam Hüseyin’in (a.s) soyundan gelenlere Hüseynî, İmam Musa Kazım’ın (a.s) soyundan gelenlere Musavî, İmam Rıza’nın soyundan gelenlere de Razavî demişlerdir. Şimdi de onların soyundan gelen seyyidlere öyle diyorlar. Daha sonra zamanla Hz. Ali’nin (a.s) taraftarları ve takipçilerine de Alevî denilmiştir. Hz. Ali’nin döneminde onun taraftarlarına ve takipçilerine genellikle Şia deniliyordu. Selman, Ebuzer ve Mikdat gibi sahabeler geldiklerinde Ali’nin Şiası yani taraftarı, takipçisi geldi diyorlardı.
Şia terimi, Hz. Resulullah (s.a.a)’in kendi zamanında Hz. Ali’nin (a.s) takipçilerine verilen isimdir. Şia ismini Hz. Ali (a.s)’ın takipçilerine veren, bizzat Resulullah’ın (s.a.a) kendisidir. Hz. Peygamber’in kendisi Hz. Ali’nin taraftar ve takipçilerini, “Şia“, “Naci” ve “Kurtuluşa erenler” olarak adlandırmıştır.
Hilyet’ul-Evliya!da İbn-i Abbas’tan şöyle naklediyor: “Beyyine” suresinin sekizinci ayeti, yani “İnnellezine âmenu ve amil’us-salihati ulâike hum hayr’ul-beriyyeti…” (İman edip salih amellerde bulunanlar ise, işte onlar da yaratılmış olanların en hayırlılarıdır…) nazil olduğunda Resulullah (s.a.a) Ali b. Ebi Talib’e hitaben şöyle buyurdular:
“Ya Ali! “Hayr’ül-berriye’den (yaratılmışların en hayırlılarından) maksat sen ve senin şialarındır. Kıyamet günü sen ve şiaların, Allah’ın sizden sizin de Allah’tan razı ve hoşnut olduğunuz halde gelirsiniz.”
Bu konuda birçok hadis nakledilmiştir, isteyenler konuyla ilgili kitaplara başvurabilirler.
Şimdi sorumuza dönelim; Acaba Aleviler namaz kılmak zorunda mıdır?
Cevap: Evet, ben Aleviyim diyen namaz kılmak zorundadır. Zira Alevilerin İmamı olan Hz. Ali (a.s) ve onun tertemiz Ehlibeyti (a.s) olan İmamlar namaz kılmış ve namaz kılmayı da önemle vurgulamışlardır. Kur’an’da namazla ilgili birçok ayetler vardır. Başta Hz. Ali (a.s) olmak üzere Ehlibeyt İmamları (a.s) Kur’an’ı bizzat kendileri okuyor, onu okutuyor ve ona göre de amel ediyorlardı. Onlar hiçbir zaman Kur’an’ın emri dışına çıkmamışlardır, Kur’an’ın emirlerini uygulamak yolunda can ve mallarından geçmişlerdir. İmamların siresine baktığımızda onların Kur’an’a ne kadar önem verdiklerini çok iyi görebiliyoruz, hatta bizlere her gün Kuran’dan elli bir ayet okuyun diye tavsiyede bulunmuşlardır.

Bazı garazlı veya cahil insanlar namaz Arapçada salat olarak geçer, salatın manası da duadır, dolayısıyla namaz diye bir şey yoktur diyorlar. Bunlara cevap olarak şöyle deriz:
Bazı lafız ve sözcüklerin hem lugat, hem de ıstılah manaları vardır. Istılah anlamını taşıyan yerlerde lugat anlamı getirilirse, tamamiyle yanlış ve çarpıtma olur. Öreneğin, “hac” luğatta; kasıt manasınadır ama ıstılahta (şeriatta), Allah rızası için O’nun evini (Kabe’yi) ziyaret etmek ve gereken amelleri yapmaktır. “Savm” (oruç) da lugatta; bir işten kendini tutmaktır ama ıstılahta; belli vakitlerde sabah ezanından akşam ezanına kadar yemek ve içmekten ve cinsi münasebetten uzak durmaktır. “Zekat” da lugatta; temizlik, fazlalık manasınadır ama ıstılahta; kişinin kendi malından Allah yolunda gereken yerlere infak ettiği muayyen miktarda bir maldır. Söz konusu olan “Salat” da lugatta; dua, rahmet vs. manalara gelebilir ama ıstılahta; belli vakitlerde Allah rızası için kılınan namazdır.
İşte bundan dolayı bazı lafız ve sözcükleri lugat manasına yorumlamak yanlış ve saptırma olur. Kalplerinde hastalık olanlar, işlerine gelmediğinden kelimenin ıstılah manasını değil lugat manasını alarak cahil olan insanları saptırmak isterler. Allah (c.c) bütün müslümanları onların şerrinden korusun.

Namaz; en kamil bir ibadet, en güzel bir kulluk merasimi ve alemlerin Rabbine karşı huşu ve tevazu izharında bulunmaktır.
Kur’ân ayetleri ve rivayetler de namaz hususunda çok önemli gerçekleri söz konusu etmiştir ki bu gerçeklerden bazılarına başlıklar halinde kısa olarak değinmek istiyorum:
Namaz; insanı fuhuş ve kötülüklerden korur.
Namaz kılmak mümin topluluğun nişanelerindendir.
Bütün peygamberler, namaz kılan kimselerdi. Peygamberler, ailelerini de namaz kılmaya davet etmişlerdir.
Bütün namazlara dikkat göstermek, farz olan görevlerdendir.
Namaz kılmayan kimse, Allah’ın rahmetinden mahrumdur ve şefaatçilerin şefaati onu kapsamaz.
Namaz dinin kanunlarındandır. Allah’ın hoşnutluğunun cilve mekanıdır ve Peygamberlerin aydınlık yoludur.
Namaz, dini ikrar ettikten sonra İslam’ın başında yer almaktadır. Her şeyin bir şerafet ve yüceliği vardır; dinin şerafet ve yüceliği ise namazdır.
Namaz, şeytanın saldırıları karşısında sağlam bir kaledir.
Namaz, rahmetin iniş sebebidir.
Allah nezdinde en sevimli amel namazdır.
Namaz peygamberlerin en son vasiyetidir.
Namaz Allah Resulü’nün göz nurudur.
Namaz her takvalı insanı Allah’a yaklaştırandır.
Namaz, marifetten sonra en yüce ameldir.
Namaz ilmin sütunudur.
Namazın şartlarına riayet ederek kılmak, bağışlanma sebebidir.
Kıyamette insanların sorguya çekildiği ilk şey namazdır.
Allah’ın kulların amellerinden aldığı ilk şey namazdır.
Kıyamette hesaba çekilen ilk amel namazdır.
Namaz, insanı kibirden temizleme sebebidir.
Namazın kabul olması, takvanın, istekli olmanın, sakınmanın ve haramlardan uzak durmanın ipoteğindedir.
Vaktinde kılınan namazın üstünlüğü, ahiretin dünyaya üstünlüğü gibidir.
Namaz kılmayan kimse kafirdir (amel açısından küfre saplanmıştır).
Namaz kılmayan kimse, ölümden sonra Yahudilerin veya Hıristiyanların veya Mecusilerin safına katılır.
Namazı önemsememek, Allah Resulü tarafından reddedilmeye sebep olur.
Namazı terk etmek, namazı zayi etmek, namazı hafife almak, namazı ertelemek, namazı ilk vaktinden tehir etmek şüphesiz duanın icabetine engel olan etkenlerdir.

İbadetler arasında kapsamlı bir ibadet diyebileceğimiz tek ibadet namazdır. Namaz kılan kimse namaz vesilesiyle Hak Teala’nın huzurunda tümüyle huzu, tevazu ve küçüklük izharında bulunmaktadır. Namaz vesilesiyle, Allah’ın birliğini ikrar etmektedir ve namaz vesilesiyle, Allah’ın dergahına şükrünü belirtmektedir. Araştırma ve marifete dayalı olarak Allah’ın varlığını itiraf etmektedir. Bu organlar insanların iradesiyle birleşerek zevk ve iştiyakla mescide, Kabe’ye, Peygamber ve İmamların haremine koşmaktadırlar.
Bu bölümde kapsamlı bir ibadet olan namaz hakkındaki nakledilen rivayetleri aktarmak istiyoruz. Allah-u Teala’dan acizane bir şekilde, bütün şartlarına, özellikle de ihlas ve hulus özelliğine riayet ederek insanın ferdi azaba duçar olmasına engel olan ve en büyük ibadet sayılan namaz hakkında başarılı kılmasını diliyoruz.
Allah Resulü (s.a.a) namaz hakkında bir rivayette şöyle buyurmuştur: “Namaz dinin kanunlarındandır. Namazda aziz ve celil olan Rabbin rızayeti vardır ve namaz peygamberlerin yoludur.”[1]
Yine Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Övgüsü yüce olan Allah benim göz nurumu namazda karar kılmıştır. Aç kimseye yemeyi ve susuz kimseye suyu sevdirdiği gibi bana da namazı sevdirmiştir. Aç kimse yediğinde doyar, susuz kimse de su içtiğinde suya kanar ama ben asla namaza doymuyorum”[2]
Yine Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Namaz için ayağa kalkıp kıbleye yöneldiğinde, Fatiha suresini ve Kur’ân surelerinden mümkün olan bir sureyi okuyup rükuya gittiğinde, rüku, secde, teşehhüd ve selamını tamamladığında, önceki namazla son namaz arasındaki bütün günahların bağışlanmış olur.”[3]
Müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s) namazla ilgili birkaç rivayette şöyle buyurmuştur:
“Namaz rahmet indirir.”[4]
“Namaz her takvalı kimse için Allah’a yakınlaştırıcıdır.”[5]
“Sizlere namazı ve namazı korumayı tavsiye ediyorum. Şüphesiz ki namaz en hayırlı ameldir ve namaz dininizin direğidir.”[6]
“Şüphesiz insan namazda olduğu müddetçe bedeni ve elbisesi ve etrafındaki her şey tesbih eder.”[7]
“Ey Kumeyl! Namaz kılman, oruç tutman ve sadaka vermen iş değildir. Şüphesiz iş, temiz bir kalple namaz kılmak, Allah katında hoşnutluk kazanan bir amel etmek ve düzgün bir huşu içerisinde olmaktır.”[8]
___________________
[1] – el-Hisal, c.2, s. 522, 11. hadis ve Mizan’ul-Hikmet, c.7, s. 3092, es-Salat, 10528. hadis
[2] – Mekarim’ul-Ahlak, s. 461, el-Fesl’ul-Hamis ve Mizan’ul-Hikmet, c. 7, s. 3092, es-Salat, 10535. hadis
[3] – Emali’yi Saduk, s. 549, 22. hadis; Mizan’ul-Hikmet, c. 7, s. 3096; Salat, 10556. hadis
[4] – Gurer’ul-Hikem, s. 175, 3341. hadis ve Mizan’ul- Hikmet, c. 7, s. 3092, es-Selat, 10532. hadis
[5] – el-Hisal, c. 2, s. 620 ve Mizan’ul-Hikmet, c. 7, s. 3094, es-Selat, 10537. hadis
[6] – Emali-yi-Tusi, s. 522, 1157. hadis ve Mizan’ul- Hikmet, c. 7, s. 3094, es-Selat, 10543. hadis
[7] – İlel’uş-Şerayi’, c. 2, s. 336, 33. Bab, 2. hadis ve Mizan’ul-Hikmet, c. 7, s. 3104, es-Selat, 10585. hadis
[8] – Tuhaf’ul-Ukul, s.174, Vasiyet’un li Kumeyl b. Ziyad ve Mizan’ul-Hikmet, c.7, s.3106, es-Selat, 10592. hadis

Resûlullah (s.a.a)’ın “İslam dininin direği” dediği namaz; çok kıymetli ve mühim olmasıyla beraber ucuz ve az bir masraf ile kazanılabilen ve bütün ibâdetlerin fihristi hükmünde küllî bir ibâdettir.
Allah Teala, şu kâinatı kendisini tanıttırmak için inşâ etmiştir. Namaz, O’nu tanımaktır.
Allah Teala, âlemi kendisini sevdirmek için nihâyetsiz zînetler ile süslemiştir. Namaz, O’nu sevmektir.
Allah Teala, gördüğümüz hârika ihsanlarıyla bize olan muhabbetini gösterir. Namaz, O’na muhabbet ve itaattir.
Allah Teala, görünen nîmet ve ikramlarıyla bize olan şefkatini ilân eder. Nihâyetsiz bir şefkat ise elbette nihâyetsiz bir hürmete layıktır. Namaz, O’na hürmettir.
Allah Teala, yaptığı mükemmel sanatlarla bize gizli güzelliğini gösterir. Namaz, O güzele iştiyaktır.
Allah Teala, benzersiz sanatlarıyla her şeyin kendisine has oluşunu ve kendi kudret eseri olduğunu ilan eder. Namaz, O’nu tek, benzersiz ve ortağının olmayışını kabul etmektir.
Namaz, yaratılışın asıl vazifesi ve kulluğun esasıdır.
Namaz, insanı yokluk karanlıklarından varlık âlemlerine getiren ve onu câmit bir taş, ruhsuz bir ot veya şuursuz bir hayvan değil de eşref-i mahlûkat ve halîfe-i zemin olarak yaratan Allah’a, şükür ve O’nu en üstün bir şekilde övmektir.
Namaz, bütün mahlûkatın ibâdetlerine işâret eden kudsî bir haritadır.
Namaz, yaratılmış olmayı, kul oluşu, âciz, fakir, kusurlu ve fâni oluşu ve elbette ki yaratana muhtaç oluşu kabul ve izhardır. Yani namaz, kulluğun ilânıdır.
Namaz, haddini bilmektir.
Namaz, ibâdetlerin her çeşidini içeren nûrânî bir fihristdir.
Namaz, Allah’ın belirli vakitlerde manevî huzuruna yapılan davettir.
Namaz, mi’raçtır. Her Allahu Ekber bir basamağıdır.
Namaz, Allah’ın kullarına hediyesidir.
Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir bağlılık ve yakınlık, ulvî bir münâsebettir.
Namaz sevgiliyle yapılan kudsî bir sohbettir.
Namaz, her bir ruh ve vicdanın lakayt kalamayıp iştiyak ile yapmak istediği ulvî ve nezih bir hizmettir.
Namaz, fânilere tenezzül ve minnet zilletinden kurtulup Bâki’ye müteveccih olmaktır.
Namaz, bizi unutan ve elimize geçmeyen dünyayı, “Allâhu Ekber” diyerek elimizle arkamıza atıp vefasız dünyaya onu unutmakla ceza vermek ve dertlerimizi kalbin ağlamasıyla rahmet dergâhına döküp, Allah’ın Rahmet kucağına sığınmaktır.
Namaz, Kalp, ruh ve duyguların gıdasıdır.
Namaz, kabrin arkasında devam etmekte olan beşer yolculuğunda bir bilettir.
Namaz, dünyada manevî kuvvet, kabirde gıda ve ziya, mahşerde kurtuluş senedi, sırat köprüsünde Burak’tır.
Namaz, îmanı ışıklandırıp inkişaf ettirendir.
Namaz, Allah’ın büyüklüğünü kalplere yerleştirendir.
Namaz, akılları Allah’a yönelten ve ilahî adalet kanunlarına itaat ettirendir.
Namaz, kâinattaki Allah’a âit nizamı i’landır.
Namaz, kâinat ile ahenktir.
Namazsızlık ise; ilahî düzenden çıkmak, ahengi bozmak ve Allah’ın va’dini ve rahmetini suçlamaktır.
Pir Sultan Abdal’ım, ölürüm deme,
Kıl beş vakit namazın kazâya koma.
Sakın bu dünyâda kalırım deme,
Tenim teneşirde özüm sağdadır.
Din gemisi namâz ile yol alır.

Müslüman, Ehl-i Beyt muhibbi ve Alevî olmakla gurur duyan kimse; her şeyin namazla bitmediğini bilmeli, aksine namazın her ibâdetin anahtarı olduğunun şuuruna ermelidir. Nitekim birçok rivâyetlerde nice namaz kılanların, namazın hedeflediği güzel ahlak, insanlarla insanca ilişkiler ve dürüstlükten uzak olmasından ötürü, istenen güzel sonuca ulaşamadıkları belirtilmektedir.
Namazı zayi etmek, namazı hafife almak ve bu büyük ibadeti terk etmek, insanın peygamberin şefaatinden mahrum kalmasına, kıyamette utanmasına, Hak Teala’nın rahmetinden kovulmasına ve cennete girmesine engel olunmasına sebep olur.
Kendimizin, eşimizin ve çocuklarımızın namazından gaflet etmeyelim. Kıyamet günü kadın ve çocuklarımızın Hak Teala nezdinde şikayette bulunmasına maruz kalmayalım. Onlar Hak Teala’nın huzurunda şöyle diyebilirler: “Eğer bizi namaza davet etmiş olsaydılar icabet ederdik.”
Amel defterimizde namazın olmayışı ilk aşamada kocanın ve babanın suçudur, ikinci aşamada ise bizim suçumuzdur.
Çocuklar büyüklerinin bütün davranış, amel, ahlak, halet ve hareketlerini taklit ederler. Eğer namaz kılar, oruç tutar, Kur’an okur, güler yüzlü olur, muhabbet gösterir, vakar ve edep içinde bulunurlarsa, bütün bunları taklit ederler, bir müddet sonra da bu hakikatler onların vücut iklimine işlemiş olur.
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınıza namazı öğretiniz ve buluğ çağına eriştiklerinde de namaz meselesini ciddiye almalarını sağlayın.”

Kur’an’ı açıklamakla görevli olan Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt İmamları (Allah’ın selamı üzerlerine olsun) hadislerinde, namazla ilgili ayetlerin yorumunda çok ince bazı gerçeklere vurgu yapmışlardır. Örnek olması ve düşünce ufkumuza ışık tutması amacıyla namazın hedef, önem, netice ve özelliği hususunda, sözü Kur’an’a ve hadislere bırakıyoruz:

1- Namaz, Allah’ı anma vesilesidir. Nitekim yüce Allah bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
“Hiç kuşkulanma ki ben Allah’ım. İlah yoktur beden başka. O hâlde bana kulluk-ibadet et ve namazını, beni hatırlayıp anmak için yerine getir.”[1]

Yine bir başka ayette şöyle buyurmuştur:
“Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, Allah’ı anmaya koşun.”[2]

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Namazda olduğun sürece kuşkusuz her şeyin sahibi olan sultanın (Melik) ve istediği her şeyi yaptırabilenin (Cebbar) kapısını çalmaktasın. Her kim Melik’in kapısını çok çalarsa,kapı onun yüzüne açılır.”[3]

Ali (a.s) da şöyle buyurmuştur:
“İnsan namazda olduğu sürece onun bedeni, elbisesi ve etrafındaki her şey Allah’ı tesbih eder.”[4]

Anma, kalbe mahsus bir fiildir. Namaz kılan insan diliyle bir takım sözcükleri peş peşe sıralıyor ve kalbi, dilinin söyledikleriyle birliktelik içinde değil ise, bu durumda anma fiili gerçekleşmiş olmaz. Hâliyle de namaz, asıl hedefinden sapmış olur.Resulullah(s.a.a) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
“Her kim iki rekat namaz kılar ve kıldığı iki rekat boyunca düşüncesini hiçbir dünya işiyle meşgul etmezse, Allah onun günahlarını bağışlar.”[5]

Kısacası namaz Allah’ı anmak içindir ve Allah’ı anmak da kalplere huzur verir. Kur’an-ı Kerim’de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
“Böyleleri, inanan ve gönülleri Allah’ın zikriyle yatışan kişilerdir. Gözünüzü açın! Gönüller yalnız Allah’ın zikriyle yatışır-tatmin bulur.”[6]

Zikir, gönüllerin manevi gücünün kötülük ve günahlara karşı seferber oluş makamıdır. Tam anlamıyla gerçekleşmesiyle de galip gelecek ve geçici lezzetleri terk etmenin hazzını ruh ve gönüllere tattırarak, fıtri olarak aranan huzur ve mutluluğu bahşedecektir.

2-İbadetlerden amaç takva edinmektir. Yüce Allah bu hususla ilgili olarak şöyle olduğunu buyurur:
“Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabb’inize kulluk (ibadet) edin ki, takva edinesiniz.”[7]

Kur’an-ı Kerim’de (Namaz, oruç, hac gibi ibadetlerin farz kılınışında değinen ayetlerde bunların hemen sonra da takva edinme ve kurtuluşa erme amacıyla felsefesine yasalaştırıldığına bizzat vurgu yapılmıştır.

Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’de namaz, inanan ve Allah’tan korkan kimselerin özelliklerinden biri olarak sayılmıştır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“İşte o Kitap; kendisinde hiç şüphe yoktur; takva sahipleri için yol göstericidir. Onlar ki gaybe inanır ve namazlarını dosdoğru kılarlar…”[8]

Bir diğer ayette de şöyle buyurmuştur: “Sabır ve namazla yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, huşû duyanların dışındakilere çok ağır gelir.”[9]

Peygamberimize huşû (saygıyla tazim) hakkında soruldu:
“Namazda tevazu etmek ve kulun bütün kalbiyle Rabb’ine yönelmesidir.” buyurdu.[10]

3- Namaz kötülüklerden ve fenalıklardan alıkoyar. Kur’an-ı Kerim’de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
“Kitap’tan sana vahiy edileni oku. Namazı da kıl. Çünkü namaz, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah’ın zikri daha büyüktür. Allah neler yaptığınızı biliyor.”[11]

Resulullah’a (s.a.a) denildi ki: “Filan şahıs gündüz namaz kılar, gece ise hırsızlık yapar!” Resulullah (s.a.a) buyurdu: “Şüphesiz namazı buna engel olacaktır.”[12]

Ensar’dan bir gencin Resulullah (s.a.a) ile birlikte namaz kıldığı, ancak günah işlediği rivayet edilmiştir. Bu durum Resulullah’a anlatılır. Peygamber buyurur: “Şüphesiz namazı buna engel olacak ve çok geçmeden tövbe edecektir.”[13]

4- Namaz, işlenmiş kötülükleri yok eden bir iyiliktir: Kur’an-ı Kerim’de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
“Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın saatlerde namaz kıl. Güzellikler kötülükleri silip süpürür. İşte bu, Allah’ı ananlara bir öğüttür.”[14]

Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: “Namaza durup kıbleye yöneldiğinde, Fatiha ve ardından herhangi bir sureyi okuyup rüku yaptığında, namazın rüku ve secdelerini yapıp teşehhüt ve selamını okuduğunda, namaz kılıncaya kadar işlemiş olduğun günahlar bağışlanmış olur.”[15]

Selman-i Farisi’den şöyle rivayet edilmiştir:
Resulullah (s.a.a) ile birlikte bir ağacın gölgesinde idik. Allah’ın elçisi ağaçtan bir dal tutup salladı ve dalın yaprakları döküldü. Peygamber buyurdu: “Yaptığımın sebebini sormayacak mısınız?” Dedik: Sebebini bize bildir ey Allah’ın elçisi. Buyurdu: “Şüphesiz Müslüman kul namaza durduğunda bu ağacın yapraklarının döküldüğü gibi, bütün günahları dökülür.”[16]

Hz. Ali, Peygamber efendimizin kendisine şöyle buyurduğunu rivayet eder:
“Ya Ali, beni hak üzere müjdeci ve uyarıcı olarak seçene (Allah’a) andolsun ki, sizden biri abdest almaya durduğunda, bütün azalarından günahlar dökülür. Allah’a (kıbleye) yüzü ve kalbiyle yöneldiğinde, namazını bitirdikten sonra bütün günahları bağışlanmış olur.”[17]

5- Namaz insanı eğitir ve yaşamı yönlendirir. Şöyle ki, her ibadet Allah’ın rızasına uygun olarak yerine getirildiği takdirde, hem ibadet eden şahsın kulluk bilincini güçlendirir ve huzura varma hazzını yaşattırır, hem de ibadetleri her türlü maddi ve manevi çıkar pisliğinden arındırır. Ancak bu rızayı cennet kazanmakla özdeşleştirmek ve ahiret yurduna endeksli tutmak büyük bir hata olur. Böylesi bir sınırlamaya gidildiği takdirde, ibadetlerin eğiticilik ve dünya yaşamını yönlendiricilik boyutu maalesef ki gizlilik perdesi ardında kalacaktır. İbadetlerin içeriğinin telkinsel bir yapıda oluşu, ruhu arındırmaya elverişli en güzel atmosferdir. Birkaç somut örnekle konuya açıklık getirmek mümkündür:

Namaz:

a- Genel anlamıyla iyilikler karşısında teşekkür etme alışkanlığını kazandırır.

b- Allah’ın (günlük farz namazlarda her biri otuz defa tekrarlanan) Rahman ve Rahim sıfatlarından etkilenerek Allah’tan rahmet dilendiği gibi, insanlara da şefkat ve merhamet üzere muamele yapmayı gerektirir.

c- Dünya ötesinde bir alemin varlığını, işlenen amellerin tümünün hesabı olduğunu hatırlatır.

d- İnsanın, kulluk etmesi gerekiyorsa (ki fıtri bir gerekliliktir) bunu, her açıdan mükemmel olana sunmayı öğretir.

e- Allah katında değer kazanmış insanların yaşam çizgisinde yürümeği gaye edindirir.

f- İnsanlık bünyesinde kanser uru konumunda olduklarından ötürü Yaradan’ın gazabına uğramış ve hayat yolunu kaybetmişlerden uzak durmayı ilke edindirir.

g- Rüku ve secdeleriyle, yücelik karşısında tazimi ve alçak gönüllülüğü… öğütler.

6- Namaz, malî yükümlülükler yerine getirilince mükemmelleşir ve beklenilen vasıfları taşır. Yüce Allah, kullarını namaz kılmaya emrettiği ayetlerin hemen hepsinde bu hususu da vurgulamıştır. Örneğin bir ayette şöyle buyurmuştur:
“İnanan kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, ne alışverişin, ne de dostluğun olmadığı bir gün gelmeden önce, kendilerine verdiğimiz rızktan gizli ve açık infak etsinler.”[18]

Bir başka ayette de şöyle buyurmuştur: “Onlar ki gaybe inanıp namazlarını dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızktan Allah yolunda harcarlar.”[19]

7- Kıyamette ilk olarak hakkında sorulan şey, namazdır. Resulullah (Allah’ın rahmeti onun ve Ehlibeyti’nin üzerine olsun) şöyle buyurmuştur:
“Kıyamette kulun ilk hesap vereceği şey namazdır. Eğer namazı kabul olursa, diğer amelleri de kabul olur; eğer namazı kabul olmazsa, diğer amelleri de kabul olmaz.”

8- Namazı önemsemeyen kimseye şefaat edilmeyecektir. Resulullah (Allah’ın rahmeti onun ve Ehlibeyti’nin üzerine olsun) şöyle buyurmuştur: “Namazı hafife alan benden değildir.”[20]

Yine nakledildiğine göre, İmam Cafer Sadık (a.s) ölüm döşeğindeyken bütün yakınlarının toplanmasını istemiştir. Yakınları başına toplanınca şöyle buyurmuştur: “Biz Ehlibeyt’in şefaati namazı hafife alanlara ulaşmayacaktır.”

9- Namaz kılmamak insanı cehenneme sürükler. O hâlde namaz kılmadan cennete girmeyi arzulayanlar boşa kürek sallıyorlar. Konuyla ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“Onlar cennetler içinde suçluların durumunu sorarlar. Sizi şu yakıcı ateşe ne sürükledi? Derler ki , biz namaz kılanlardan olmadık…”[21]

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Namaz dinin direğidir; kasıtlı olarak namazını terk eden, şüphesiz dinini yıkmıştır.”[22]

10- Namazın hakikatini idrak edenler onu terk etmezler. Kur’an-ı Kerim’de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
“Öyle erlerdir ki onlar, ne bir ticaret, ne bir alış-veriş onları Allah’ın zikrinden, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoymaz.”[23]

11- Geçim derdi namaza ve namaz kılmak da, geçim sağlamaya engel olmamalıdır. Kur’an-ı Kerim’de konuyla ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
“Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ı zikretmeğe koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınıp (bitince) hemen yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfünden nasibinizi arayın. Allah’ı çok anın ki, kurtuluşa erebilesiniz.”[24]

12- Namaz kılanlar cennette ağırlanacaklardır. Meâric suresinde “namaz kılanlar” şöyle vasfedilmiştir:
“Gerçekten insan, bencil ve hırslı yaratılmıştır. Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır, kendisine hayır dokundu mu yardım etmez. Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.

Onlar ki, namazlarını sürekli kılarlar. Onların mallarında belli bir hisse vardır yoksul ve yoksun olan(lar) için. Onlar, ceza ve mükâfat gününü tasdik ederler.

Rablerinin azabından korkarlar… Ve onlar, ırzlarını korurlar; ancak kendi eşleri ya da cariyeleri başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar..

(Bir de) onlar, kendilerine verilen emaneti ve verdikleri ahdi gözetirler. Şahitliklerinde dosdoğru davranırlar. Namazlarını korurlar.

İşte onlar, cennetlerde ağırlanırlar.”[25]

İmam Bâkır (a.s) bir hadisinde namaz kılanın üç özelliği olduğunu buyurur:
“Ayaklarını bastığı yerden göklere kadar melekler tarafından korumaya alınır. Namazı bitene kadar gökten, başına hayırlar yağar. (Allah tarafından) görevlendirilen melek, ‘Namaz kılan, kiminle münacat ettiğini bilse namaz kılmaktan ayrılmaz’ diye seslenir.”[26]

13- Aile reisinin çok önemli yükümlülüklerinden biri, ailesini namaz kılmaya emretmek ve bunu uygun bir yöntemle gerçekleştirmektir. Kur’an-ı Kerim’de konuyla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: “Ailene namazı emret ve (bu hususta) dayanıklı ol. Biz senden rızk istemiyoruz. Biz sana rızk veriyoruz. Sonuç takvanındır.”[27]

Resulullah (s.a.a) konuyla ilgili olarak şöyle buyurur: “Çocuklarınız yedi yaşına girdiklerinde, onlara namazı öğretin. On yaşını doldurduklarındaysa… onların yataklarını ayırın.”[28]

İmam Ali (a.s) şöyle buyurur: “Çocuklarınıza namazı öğretin. Teklif çağına erdiklerindeyse, onları namaz kılmakla sorumlu tutun.”[29]

Namazın ne kadar önem taşıdığını Resulullah (s.a.a) ve Ehlibeyti’nin hayatlarında da gözlemleyebiliriz. Hz. Ali (a.s) hakkında şöyle rivayet edilir: Namaz vakti girdiğinde Ali’nin (a.s) rengi değişir ve titremeğe başlardı. “Neyiniz var?” dendiğinde, şöyle buyururdu: “Yüce Allah’ın göklere, yere ve dağlara sunup da onların yüklenmekten kaçındıkları ve zayıflığıyla birlikte insanın yüklendiği emaneti eda etme zamanı geldi. Bu yüklendiğimi layıkıyla yerine getirip getiremeyeceğimi bilemiyorum.”[30]

Aşura günü Kerbela’da İmam Hüseyin’in (a.s) yarenlerinden birinin öğle namazının vaktinin girdiğini hatırlatması üzerine İmam (a.s), “Allah seni namazı ayakta tutanlardan yazsın; biz zaten namaz için savaşıyoruz.” buyurdu ve savaşın kızıştığı o esnada hemen cemaatla öğle namazı kıldı ve yine Sıffin savaşında Hz. Ali (a.s) savaşı bırakıp namaza koyuldu ve bu işini eleştirenlere, “Biz bu kavimle namaz için savaşıyoruz.” buyurdu.
__________________
[1]- Tâhâ suresi, 14. ayet.
[2]- Cum’a suresi, 9. ayet.
[3]- Bihar-ul Envar,c.77, s.78.
[4]- Bihar-ul Envar, c.82,s.207.
[5]- Bihar-ul Envar, c.84, s.249.
[6]- Ra’d suresi, 28. ayet.
[7]- Bakara suresi, 21. ayet.
[8]- Bakara suresi, 3. ayet.
[9]- Bakara suresi, 45. ayet.
[10]- Bihar-ul Envar, c.84, s.264.
[11]- Ankebut suresi, 45. ayet.
[12]- Bihar-ul Envar,c.82,s.198.
[13]- Bihar-ul Envar, c.82, s.198.
[14]- Hûd suresi, 114. ayet.
[15]- Bihar-ul Envar, c.82, s.205.
[14]- Bihar-ul Envar, c.82, s.205.
[17]- Bihar-ul Envar, c.82, s.220.
[18]- İbrahim suresi, 31. ayet.
[19]- Bakara suresi, 3. ayet.
[20]- Bihar-ul Envar, c.79, s.136.
[21]- Müddessir, 40-44. ayetler.
[22]- Bihar-ul Envar,c.82,s.202.
[23]- Nur suresi, 37. ayet.
[24]- Cum’a suresi, 9-10. ayetler.
[25]- Meâric suresi, 19-35. ayet.
[26]- Men La Yahzuruh-ul Fakih, c.1, 30. Bab, 15. hadis.
[27]- Enbiya suresi, 132. ayet.
[28]- Mizan-ul Hikme, c.10, s,722.
[29]- Mizan-ul Hikme,c.10, s.722.
[30]- Bihar-ul Envar,c.41, s.17.

Önemli Bir Hadis

Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Namaz dinin direğidir ve namazda on haslet vardır: “Yüzün süslenişi, kalp nuru, beden rahatlığı, kabir dostu, rahmet indiren, göklerin kandili, terazinin ağırlığı, rabbin hoşnutluğu, cennetin pahası, ateşten koruyan bir perde. O halde kim namaz kılarsa şüphesiz dini ikame etmiştir. Kim de namazı terk ederse, şüphesiz dini tahrip etmiştir.”(1)
Gerçekten de çok ilginçtir, yüce olan Allah yerine getirilmesinin hiçbir zahmet ve meşakkati olmayan iki rekat namaz için ne kadar etkiler ve sonuçlar takdir etmiştir.
Nitekim Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her namazın vakti geldiğinde bir melek insanların önünde şöyle nida eder: “Ey insanlar! Arkanızda yaktığınız ateşe doğru ayağa kalkın ve onu namazlarınızla söndürünüz.”(2)
_______________
1 – Mevaiz’ul-Adediyye, s. 371
2 – Men la Yehzuruh’ul- Fakih, c. 1, s. 208, Bab-u Fezl’is-Salat, 624. Hadis

Şükreden Kul

İmam Ali (a.s), Yahudi birisine Resulullah (s.a.a)’in her açıdan bütün peygamberlerden daha üstün olduğunu vasf ederken O Hazretin ibadetine değinerek şöyle buyurdular:
“Resulullah (s.a.a) namaza kalktığında, şiddetli bir şekilde ağladığından dolayı kaynayan tencereden duyulan ses gibi O Hazretin göğüs ve karnından ağlamak sesi duyuluyordu. Oysa Allah Teala onu azabından güvende kılmıştı. Bu ibadet ve ağlamasıyla Rabbine huşu etmek ve ona uyanlara imam ve örnek olmak istiyordu. O kadar namaz ve ibadet için ayakta durdu ki, ayakları şişti; yüzünün rengi sarardı. Gecelerin hepsini ibadetle geçiriyordu; öyle ki Allah-u Teala ayet nazil ederek şöyle buyurdu:
“Tâhâ! Biz sana bu Kur’ân’ı güçlük çekmen için indirmedik.”(1)
Birisi Resulullah’ın bu halini görünce: “Ya Resulellah! Allah-u Teala senin geçmiş ve son günahlarını affetmemiş midir; o halde neden bu kadar zahmet çekiyorsun?” dediğinde Resulullah (s.a.a): “Evet öyledir; ama Allah’ın şükreden kulu olmayayım mı?” diye buyurdular.”(2)
________________
1 – Tâha / 1-2
2 – Bihar, c. 17, s. 257 ve 287

İki Rekat İhlaslı Namaz

Resulullah (s.a.a) için iki iri deve getirdiklerinde Hazret ashabına şöyle buyurdu:
İçinizde dünya hakkında düşünmeksizin iki rekat namaz kılacak birisi var mıdır? Kim kılarsa ona bu iki deveden birini vereceğim.”
Resulullah (s.a.a) bu sözünü birkaç kez tekrarladı. Ashaptan hiç kimse cevap vermeyince Emir’ul-Müminin Hz. Ali (a.s) ayağa kalkarak: “Ya Resulellah! Ben buyurduğunuz şekilde iki rekat namaz kılmaya hazırım” dedi.
Resulullah (s.a.a): “Çok iyi, kıl” diye buyurdu.
Emir’ul-Müminin Ali (a.s) namaza başladı. Namazın selamını verdiğinde Cebrail yeryüzüne inerek şöyle dedi: Allah-u Teala buyuruyor ki: Bu develerden birini Ali’ye ver.”
Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:
“Ben, namaz kılarken dünya işleriyle ilgili herhangi bir şeyi düşünmemeyi şart koşmuştum. Oysa Ali teşehhüt okurken: “Develerden hangisini alayım” diye düşündü.”
Cebrail: “Allah-u Teala buyuruyor ki: “Ali’nin hedefi, semiz olan deveyi alıp onu keserek fakirlere vermekti, bundan dolayı düşüncesi Allah içindi, kendisi veya dünya için değildi” dedi.
Bu esnada Peygamber (s.a.a), Hz. Ali’ye teşekkür ve onu takdir etmek için her iki deveyi ona verdi.
Allah-u Teala da bir ayetin zımnında Hz. Ali’yi takdir etmek için şöyle buyurdu:
“İnne fî zalike lezikra limen kane lehu kalbun ev elka’s-sem’a ve huve şehid.”
“Hiç şüphesiz bunda, kalbi olan ya da bir şahit olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt vardır.”(1)
Sonra Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdular:
“Kim iki rekat namaz kılar da dünya işleri hakkında bir şey düşünmemiş olursa, Allah-u Teala ondan razı olup günahlarını affeder.”(2)
_______________
1 – Kâf / 37
2 – Bihar, c. 36, s. 191

Savaş Meydanında Namaz

Aşura günü öğle namazı vakti, Ebu Semame-i Saydavi İmam Hüseyin (a.s)’a şöyle arz etti:
“Ya Eba Abdullah! Canım size feda olsun! Düşmanın ordusu size yaklaştı, Allah’a ant olsun ki, ben senin huzurunda öldürülmedikçe sen öldürülmeyeceksin; gönlüm, seninle öğle namazı kıldıktan sonra Rabbimi mülakat etmeyi (şahadet şerbetini içmeyi) istiyor.”
İmam Hüseyin (a.s) göğe doğru bakarak şöyle buyurdular:
“Bize namazı hatırlattın, Allah seni namaz kılanlardan etsin. Evet, namazın ilk vaktidir. Bu halktan, namaz kılmamız için savaşı durdurmalarını isteyin.”
Hasin bin Numeyr, İmam Hüseyin’in sözünü duyunca şöyle seslendi: “Sizin namazınız Allah katında kabul değildir.”
Habib bin Mezahir onun bu sözüne karşılık şöyle dedi: “Ey alçak! Resulullah’ın oğlunun namazının kabul olmayıp da senin namazının kabul olacağını mı zannediyorsun?!…”
Daha sonra Züheyr bin Kayn ve Said bin Abdullah, İmam Hüseyin (a.s)’ın namaz kılması için Hazreti korumak amacıyla O’nun önünde durdular; İmam (a.s) da az bir yareniyle namaz kıldılar. Said bin Abdullah, kendisini İmam’a taraf atılan oklara siper ediyordu, bedenine o kadar ok isabet etti ki, ayak üstünde duramayıp yere düşerek şöyle dedi:
“Allah’ım! Âd ve Semud kavmine lanet ettiğin gibi bu kavme de (Kufe halkına da) lanet et! Allah’ım! Benim selamımı Peygamberine ulaştır; O’nu bunca yaraların acısından haberdar et; çünkü bu işten hedefim, Peygamberinin oğluna yardım etmektir.”
Said, bu olaydan sonra şahadete erişti. Allah’ın rahmet ve rızvanı ona olsun.

(Bihar, c. 45, s. 21 )

77 thoughts on “Aleviler Namaz Kılmak Zorunda mı?

  • İBRAHİM

    CANIM KARDEŞİM DİLİNİZE VE EMEGİNİZE SAGLIK SİZE BİŞİ SORACAM BİZİM BURDAKI ALEVİLER NEDENSE NAMAZ KILMIYORLAR KILMADIGANA GÖREDE COK ŞİDETLE KILANA KARSILAR NEDEN ACABA BİZ ALEVİ DEYİLİMİYİZ ACABA LÜTFEN BİZİ BİLGİLENDİR

    Yanıtla
    • akın

      Namazı inkar eden kişi asla Hz.Alinin yolunda değildir dostuda değildir
      namaz ibadeti kim alevi kim değil ayırteden önemli bir araçtır
      ALEVİYİM DİYENLERİN ÖNEMLİ SINAVIDIR

      Yanıtla
      • Anonim

        Yuh baska birsey demiyorum

        Yanıtla
  • garip yolcu

    DILINE VE AGZINA SAGLIK KARDESIMIIZIN.ALLAH NURUNU ARTTIRSIN.COK GUZEL BI CALISMA COK MUVAFFAK.AYNEN KATILIYORUM.HAKIKI ALEVI ISLAMI EN IYI UYGULAYANDIR.ISLAMIN SERAITINI UYGULAMAYAN ASLA MU’MIN OLAMAZ. HER MU’MIN MUSLUMANDIR,AMA HER MUSLUMAN MU’MIN DEYILDIR.

    Yanıtla
  • JaZz

    peki kardeşim ben alevi deilim ama elazığ ve tuncelideki alevilerin çoğu hz.Ali
    bizim yerimize namaz kılmış ve oruç tutmuş diyorLar işte bu yüzden alevileri dışlıyorlar sanki kafir gibi görüyorLar asıl suç bu

    Yanıtla
    • hatice

      senin bu yazdıkların akla mantığa sığacak bir yanı varmı?inancı ne olduğu belli olmayan haddini bilmezlerin sokak ağzı laflarını yazıyorsun buraya…gerçekten sözde değil özünde Alevi olan bir insanın böyle bir gaflette bulunması asla ve asla mümkün değil..kafaları karıştırmayı bırakın…

      Yanıtla
      • Bora

        Eyvallah hatice kardeşim, katılıyorum sana…

        Yanıtla
      • tansel

        Hatice Bacımıza Katılıyorum.Burası Alevi Sitesi Deyil. Aleviligi Katletme Sitesidir. Gercek Alevilik, İslamiyetin İlk Şartı Namaz Deyil Okumaktır. ”Okumadan Namaz Kılki Cahil Kal”. Önce ”OKU” Cebrail a.s Bile Hz Muhammede Kuranı İndirdiginde ”Oku” Dedi, Okumadan Ne Yapacagını Nerden Bileceksin. Dinin Direği Namaz Deyil Okumaktır. Çarpıtmayın İnsanları Cahil Cahil. Din İnsanları Terbiye Etme Mekanizmasıdır. Terbiyede Terbiyede Nmazla Deyil Okumakla Olur. Oku ki, Nasıl İbadet Edecegini Bilesin EY Cahil..!

        Yanıtla
        • canpolat

          Namazın boş bir şey olduğunu okumanın (yani amele dökülmeyen teorinin) insanı felahaerdireceğini 12İmamların sözlerinden ispat edebilir misin?

          Yanıtla
        • metin

          bre zınıdk…git bi ağzını yıka ***** .sen kimisin kuranı kendine göreyorumluyosun

          Yanıtla
        • Mustafa

          tanselciğim oku demek namaz kılma mı demek.

          Namaz demek ibadet demektir. Her dinin kendine has bir ibadet şekli var. İslamınki de bu. ilk inen ayetteki emri aldıysan okuman lazımdı.kuranın pek çok yerinde Allah Tela gerçek müslümanları anlatırken en önemli özelliklerinin namaz olduğunu belirtiyor.

          Madem ki okumak senin için önemli. Tabi herkes için önemli. Sana kuranı okumanı tavsiye ederim.
          Vesselam.

          Yanıtla
      • eda

        arkadaslar kuranda namaz yok namaz yezit ve onun yolunu devam ettiren hz ali ve muhammet düsmanlarıdır ikiside namaz kılmamıstır hz ali hz muhammet en büyük devrimcidir yezitte namaz kılıyodu neden hz muhammedin tornunu öldürdü cevap verin

        Yanıtla
        • canpolat

          Eda,
          Allah yezite lanet etsin. Yezit namaz kılıyordu ama gösteriş için, o veledizina şarap da içiyordu. Onun İslam’la ilgisi yoktu. Namazı da halkı aldatmak içindi.
          Hz. Peygamber’in ve 12 İmamların namaz kılmadıklarını iddia etmek tam anlamıyla tarihten ve Kuran’da habersiz olmak demektir. Lütfen biraz araştırınız samimiyetle.

          Yanıtla
  • Anonim

    yazınızı beğenerek okudum . Bir alevi genci olarak 5 vakit namazımı Hz. Ali’nin yanında saf tuttuğumu hayal ederek kılıyorum. Umarım gerçekten Ali’yi sevenler onun yolundan giderler…

    Yanıtla
    • mahmut

      İmamı Hz Muhammed olarak düşündüğünde olay bitmiştir.

      Yanıtla
    • nuri filiz

      ben de bir sunni olarak sizin bu düşüncenizden dolayı takdir ediyorum..

      Yanıtla
  • Ebcet

    Duvara Karşı Secde
    Durmak Bize Ne Hacet!
    Bizim Namazımızda
    Allah İmamımızdır…

    Ahmet Edip Harabi.

    Yanıtla
    • hasan

      heb merak ederdim bu aleviligi tanidigim bazi aleviler namaz kilar hz.ali gibi kimiside hepsini inkar eder anlam veremezdim ozde ayni olmasina ragmen bu yozlasma nerden gelmekteydi muaviye yezit kafirini sevemedimhuseyin kardes hepsini iyi anlatmis ama sunnilere hakaret etmese iyi olur guzel soz gerek degilmi

      Yanıtla
  • Hüseyin

    biralevinin yorumunu merakla bekliyorum Alevilerin Yazilmayan Tarihi-Bektasi Tarikatinin Kurulusu
    29 Ağustos 2011 Pazartesi, 17:12 tarihinde Ehl-i Şia Safavi tarafından eklendi

    (Odkan ERDENAY, adlı kardeşimizin araştırıp yazdığı tarih) 16. asrin birinci yarisinda Ehl-i Beyt ogretilerini yasayan ve yayan iki onemli kurum vardi. Bunlardan birisi Anadoluda Haci Bektas-i Veli Okulu, ikincisi ise merkezi Azerbaycan’da olan Sah İsmail Hatayi Okulu idi. [1] Daha onceki basliklarda anlatildigi uzere[2], Sah İsmail Hatayi Okulu, temellerinin Seyh Safiyuddin’in attigi, Seyh Haydar ve Seyh Cuneyd zamaninda siyasal acilimlarinin oldugu ve nihayet Sah İsmail ile devletlestigi buyuk bir okuldur. Bu okula bagli olanlar kendilerini acikca Sîi olarak adlandiriyor; bunlar icin ayrica Caferi, İsnaaser, Kizilbas, Rafizi gibi isimlerde kullaniliyordu. Şii[3], Kizilbas, Caferi gibi kavramlar o donemde tam anlamiyla birbirini karsiliyor, muhtevasi ise Ehl-i Beyt ogretilerine, Oniki İmamlarin buyruklarina dayaniyordu. İkinci büyük okul olan Hacı Bektaş-ı Veli okulunun temelleri ise Babai Devrim hareketine dayaniyordu. Anadolu’da Şiiliğin kökleşmesinde büyük katkılara sahip olan okula, Haci Bektaş-ı Veli’nin vefatindan sonra yeni şeyhler başkanlık yaptı. Bunlar sırasıyla Seyyid Ali Sultan, Resul Bali, Mürsel Bali’dir. Bu dönemde Hacı Bektaş-ı Veli okuluna bağlı olan insanlar kendilerini Şiî ve Caferi olarak ifade ediyordu. Bektaşî kavramının bu dönemde kullanıldığına dair herhangi bir belgeye rastlamamıştır. Kızılbaş kavramı ise Şeyh Haydar’dan sonra yeni yeni yaygınlaşmaya başlıyordu. Mürsel Bali’den sonra okulun başına “Pir-i Sani/İkinci Pir” lakabıyla maruf Balım Sultan geçti. Balım Sultan, okulda reform sayılabilecek bazı değişikliklere gitti ki, bu reformlar doğrudan doğruya okulun öğretilerine yönelikti. Araştırmacılar, bu konuda ittifak halinde olup, Balım Sultan’a “Pir-i Sani” lakabının bu icraatlarından dolayı verildiği bilinmektedir.[4] Balım Sultan’ın bu reformları iki yönlüdür. Birincisi mücerretlik, yani evlenme yasağı gibi Hrıstıyanlık uygulamaları gibi Okulun öğretilerine yönelik reformlardır. Burada Balım Sultan’ın bir Sırp devşirmesi olduğu yönündeki iddiaları unutmamalıyız. İkincisi ise, Okul yoluyla, Şiî kitleleri Osmanlıya bağlamak gibi fiili sapmalardır. Burada unutmamamız gereken bir ayrıntı, Balım Sultan’ı okulun başına Osmanlı Sultanı II. Beyazıt’ın getirdiğidir.[5] Kuşkusuz Balım Sultan’ın yapmış olduğu bu reform niteliğindeki değişiklikler hemen meyvesini vermedi. O sadece tohumları attı. Meyveler, Balım Sultan’ın öğrencisi ve müridi olan Sersem Ali Baba’nın posta oturmasından sonra alınacaktı.[6] Balım Sultan’ın ölümünden sonra okulun başına Kalender Çelebi geçti ve Osmanlı’nın bozuk düzenine karşı ayaklandı; savaş meydanlarında şehadet şerbeti içti (1528). Bu tarihten sonra Hacı Bektaş-ı Veli Okulu 23 yıl başsız kaldı. 1551 yılında Osmanlı’nın başkenti İstanbul’dan okulun başına bir atama yapıldı. Atanan kişi, ne tesadüf ki, Balım Sultan’a mürit olmakla şöhret bulan Sersem Ali Baba idi.[7]

    Tarikatlaşma Süreci

    1551 yılına kadar, yani Sersem Ali Baba okulun başına atanıncaya dek, bu okul ile Şah İsmail Hatayi Okulu arasındaki sıcak ilişkiler ve dayanışma ruhu bütün canlılığı ile devam etmiştir. Bu iki okul, adeta bir baştaki iki göz gibiydiler. Nitekim Safavi Devleti’nin kuruluşunda Hacı Bektaş-i Veli’nin müritleri temel görevleri üstlenmiştirler; Kalender Çelebi, Baba Zunnun ile ayaklanmış; Şah İsmail, “Hatayi” mahlası ile yazdığı şiirlerinde Hacı Bektaş-ı Veli’yi överek, Ona olan bağlılığını bildirmiştir.[8] Ne var ki, 1551 yılından sonra bu durum değişti. Anadolu’da kalan Şiiler ile İran’daki Şiiler arasındaki bağlar gün geçtikçe azaldı ve bir noktadan sonra koptu. Hacı Bektaş-ı Veli Okulu özünden koparak Balım Sultan ve öğrencisi Sersem Ali Baba’nın icraatleri ile zaman içerisinde Bektaşi tarikatına dönüştü.[9] Bektaşi tarikatına bağlı çok değerli zatlar yetişmekle beraber, tarikat genel olarak bozuldu. Bugün dahi tartışması yapılan dedebabalık-çelebilik tartışması gibi birçok ihtilaf o günlerde başladı.

    Bektaşi Tarikatı Neden Kuruldu

    Osmanlı, daha önceki bölümlerde anlatıldığı üzere, askeri tedbirler ile Kızılbaş kitleleri kontrol altında tutamıyordu. Büyük ayaklanmalar çıkıyor, kimi zaman bunlar hilafet merkezini bile tehdit edebiliyordu. Bu ayaklanmacıların en şiddetli şekilde cezalandırılmaları, hatta ateşte diri diri yakılmaları da[10] sorunu çözmüyordu. Öyleyse bu işe köklü bir çözüm bulmak lazımdı. Bu insan kaynağını, bu bilinç kaynağını kurutmaktı köklü çözüm.

    Osmanlı, bir hamle ile Hacı Bektaş-ı Veli tekkesi başta olmak üzere bütün önemli Kızılbaş tekkelerine kendi adamlarını atadı. Bektaşi tarikatını kurdurttu. Bu tarikatı başta Sünnilik olmak üzere, masonluk, Hrıstıyanlık, Hurufilik gibi birçok yabancı düşünceye açtı. Kızılbaş kitleleradalet ve hak arama ruhunu aşılayan Ehl-i Beyt öğretilerinden uzaklaştırılmaya çalışıldı. Yapılan iş, Mısır’dan Arnavutluğa kadar bütün tekkelere sirayet etti.

    Başka Düşüncelerin Etkisi

    Anadolu’daki bütün Kızılbaş kitleleri ve tekkeleri üzerinde etkili olan ve Hacı Bektaş-ı Veli Tekkesinin başına Sersem Ali Baba getirilince, diğer tekkelerde de ciddi değişiklikler yapılmaya başlandı. Bu tekkelerdeki Kızılbaş-Şii alimler bu tekkelerden alınarak, yerlerine Osmanlı’nın seçtiği kişiler getirildi. Hatta daha sonraki zamanlarda tekkelerin başına Nakşibendi şeyhler atandı. Ehl-ibeyt ilmini, Caferi mezhebini ve fıkhını anlatan bütün kitaplar yasaklandı.[11] Aziz Hüdayi Efendi’nin deyimi ile bu tekkeler “yoklandı”.[12] Doğal olarak bu süreç, Kızılbaş tekkelerini etkilenmeye, bozulmaya açık hale getirdi. Bektaşi tarikatı ve doğal olarak Kızılbaş kitleler, bu süreç içersinde Hurufilik ve Masonluk başta olmak üzere Hrıstıyanlık ve Sünnilik gibi değişik yelpazelerdeki birçok akımdan etkilendiler. Biz burada önemli olması ve günümüze ışık tutması açısından, Hurufilik ve Masonluk üzerinde duracağız.[13]

    Sünnilik Etkileri

    Osmanlı Devleti, Caferi mezhebine bağlı olan Kızılbaşları, Sünnileştirme yolunu tuttu. Bunu bir devlet politikası olarak benimsedi ve uyguladı. Tekkelerdeki Şii alimlerin alınması, Ehl-i Beyt ilmini anlatan eserlerin yasaklanması, tekkelerin “yoklanması”nın yanında her Kızılbaş köyüne Sünni bir imam tayin edildi.[14]

    Osmanlının oyunu kısmen tutmuş, Sünnilik etkileri bu tekkelerde yerleşmeye başlamıştı. Alınan tedbirler ile Ehl-i Beyt ilmi, Caferi mezhebi -isim olarak değil, fakat içerik olarak- yavaş yavaş çekilmişti.

    Ama bunlar yetmemişti.

    1552 yılından sonra Hacı Bektaş-ı Veli tekkesi başta olmak üzere birçok Kızılbaş tekkesine çok sayıda Nakşibendi şeyhler atandı. birkaç yüzyıl süren bu uygulama,[15] Cferi inanç ve ibadetlerinde ciddi gerilemeye neden oldu.

    Bunlar da yetmedi.

    Büyük bir propaganda ile hem Kızılbaşların ve hem de Bektaşilerin gönlünde taht kuran Hacı Bektaş-ı Veli’nin Hoca Ahmet Yesevi bağlantısı uydurularak “Sünni” olduğu yayıldı. Bu iddiayı geçerli kılmak için Makalat, Şerh-i Besmele, Fevaid gibi kitaplar yazdırılarak Hacı Bektaş-ı Veli’ye mal edildi.[16]

    Artık Hacı Bektaş-ı Veli, ilk zaman tarihçilerinin[17] dediği gibi, Baba İlyas’ın müridi değil; kendisinden birkaç asır sonra yaşayan tarihçilerin yazdığı şekliyle Hoca Ahnet Yesevi’ye bağlı bir Sünni dervişidir. Kısacası yeni bir Hacı Bektaş yaratılmış, gerçek hayatın Şii Hacı Bektaş’ı, hayal aleminde ve uydurmalarla Sünni olmuştu…

    Ne var ki, bütün bu çalışmalar Bektaşi Tarikatının asli kimliği olan Şii-Caferi kimliğini silmeye, yok etmeye yetmedi. Şii inanç ve ibadetlerinin bir kısmının bozulduğu doğrudur; ama asli kimlik, Caferi kimliği herzaman dimdik ayakta durmuştur. Bektaşilerden, Bektaşi uygulamalarından ve Bektaşi gülbanklarından bu kimliği açıkça görebiliriz.

    Hurufilik Etkileri

    Osmanlı Devleti’nin sistemli olarak uyguladığı bu politikalar ile Kızılbaş-Şii tekkeleri hertürlü etkiye açık hale geldi. Çünkü “bilgi” öldürülmüştü. Ve bilginin olmadığı yerde hurafenin dirilmesi de mukadderdi.

    Anadolu coğrafyasında kalan Kızılbaş-Şii tekkelerine 1552 yılından kapatılmalarına Bunlardan bir tanesi Fazlullah Hurufi’ye nispet edilen Hurufilik adlı mezheptir.

    Tarihi belgelerin bize öğrettiğine göre, Bektaşi tarikatı içersinde Hurufi inanç ve öğretilerin yayılması ve yerleşmesi Mir Şerif adlı bir Hurufi dervişinin etkisi ile oldu.[18] Fazlullah’ın -haşa- Allah olduğu yolundaki sapkın iddialar[19], Bektaşiler ve Kızılbaşlar arasında Hz. Ali’nin -haşa- Allah olduğu şeklinde lanse edildi.[20] Bazı Hurufilerin “Namazı da Fazl kılmış, orucu da Fazl tuttu, artık bize teklif yok” şeklindeki sözleri Bektaşiler ve Kızılbaşlar arasında “Bizim namazımıda Hz. Ali kılmış, orucumuzuda Hz. Ali tutmuş” şeklinde yaygınlaştırılmaya çalışıldı.[21] Yine Hurufilikte ki “tehasus-reenkarnasyon”[22] inancı Kızılbaş-Şii kitleler arasında yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır.[23]

    Müteakip zamanlarda “Bektaşi şairi” adı altında birçok Hurufi şair baş gösterdi. Bunlardan bir kısmı Fazlullah’a açıkça methiyeler yazdılar. Kelami, Fazıli, Vahdeti, Hayreti, Kalender, Fazli, Nemayi vb.[24] bunlardan sadece bir kaçıdır.[25]

    Masonluk Etkileri

    Bektaşi tarikatı üzerinde etkili olan bir başka sapkın düşünce Masonluktur. Kimi zaman Masonlar dolaylı yollardan tarikata sızıyorlar, kimi zaman da Bektaşi şeyhleri mason oluyordu. Örneğin Mason Misyoner Mr. Wayt “Ali” adını alarak Bektaşi tarikatına sızmış,[26] Tevfik Beybaba,[27] Ali Baba[28] gibi kimi Bektaşi şeyhleri Mason olmuş ve aynı zamanda tarikat içersinde kalmışlardır.

    Yine Bektaşi tarikatına mensup birçok aydın, bürokrat, paşa ve din adamı mason olmuş ve aynı zamanda tarikat içersinde kalmışlardır. “Bunlardan Şeyhülislam Hayri Efendi, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Filozof Rıza Tevfik Efendi, Kazım Nami, Talat Paşa, Süleyman Askeri, Vehip Paşa, Mülazım Atıf, Resneli Kolağası Niyazi, Binbaşı Eyüp Sabri, Üsküpte Albay Galip, Avni Paşa, Ömer Fevzi Martin, Hüseyin Paşazade Nazif Süleyman, Seyfi Paşa ve Kazım Karabekir hem Bektaşi hem Masondur.”[29]

    Çağdaş dedebalardan Bedri NOYAN, 1970 senesinde Strasburg Türkoloji Kongresine sunduğu “Bektaşilik ve Masonluk” adlı tebliğinde Bektaşilik ve Masonluk arasındaki benzerlikleri açıklamıştır.[

    Yanıtla
    • Biralevi

      Hatice can
      forumda bektaşilik nedir başlığı altında fırsat buldukça konuya değineceğim

      Yanıtla
  • Hüseyin

    Nerelerdesiniz baba erenler.siteyi bırakıp kaçmış olamazsınız neden caevap gelmiyor?usulu kafide arama hasan can çünkü usulu kafi çok önceleri oluşturulmuş.sana demiştim Alevi inancını usulu kafiye sıgdırmaya çalışma diye.DDD.biralevi hocam nerde ? tez ve tesbitler yapılmış.padişahlar la şahları birbirinden ayırmayan arkadaşlar…
    selametle

    Yanıtla
    • Biralevi

      Hüseyin can
      Forumda bektaşilik ve hacı bektaşla ilgili bölüm ve konular var
      karşı görüşlerinizi oraya neden yazmıyorsunuz? ve orada sunulan görüşleri neden çürütmüyorsunuz ?
      TAVSİYEM EĞER ÜZÜM YEMEK DERDİNDEYSENİZ FORUMA ÜYE OLUN VE İLGİLİ BÖLÜMLERDE TARTIŞIN

      Yanıtla
  • Anonim

    Namaz Kılan Alevi Kardeşlerimi Takdir etmek lazım Allah Razı olsun

    1-Şeriat Kapısının Makamları;
    Namaz, oruç, zekat ve hac ve gaza eylemektir ve cenabetten arınmaktır.

    Yanıtla
    • hatice

      Selamun Aleykum…site terkedilmiş görünüyor.biralevi büyüğümüzün dikkatine!!!!
      Hüseyin kardeşimizin tez ve tesbitlerini dikkate almanızı ve bizide bu konuda aydınlatmanızı bekliyorum…

      Yanıtla
      • Biralevi

        Hatice can
        hacı bektaş ve bektaşilik adı altında forumda özel bölümler var
        mümkünse oraları okuyun ve konuya karşı eleştiri getirecek arkadaşlarda o bölümlere yazsınlar da konu dağılmasın bir bütünlük içinde tüm yazılar görülebilsin

        Yanıtla
  • Hüseyin

    iyi bir net kullanıcısı degilim hep buraya yazdıgım için yine buraya yazdım burdan devam edelim

    Yanıtla
  • Hüseyin

    Biz Alevilerin tesbitlerinden bir tanesi bu.Çalışmalarımız devam ediyor ara ara paylaşacagım.kaç gündür burda olmasına ragmen halen bir yorum gelmedi. sitede sünni olan mimtaşın 12 imamcı Bektaş olması yada safavilerin 12 imamcı yönü nü görmezden gelip günümüz Ali cilerine bırakılan büyük mirası yok sayıp makine civcivi yetiştirme projenizi anlamış degilim.

    Yanıtla
    • musa

      Bu vizyon sorunudur
      kimi bir adım ötesine bakar kimi yüz yıl sonrasına bakar
      ve bizde alevileri bektaşa mahküm etme projesini anlamıyoruz (aslında anlıyoruzda adabımı bozmak istemedim)
      vede savunulduğu gibi halkımıza direk 12 imamları ve dostlarını bu zerleri ammarları tabatabaileri mutaharrileri beheştileri humeynileri anlatmak varken illede bektaşı anlatacağız diye çabalamak münafıklıktan başka nedirki?

      Yanıtla
  • Hüseyin

    Musa
    adabını bozsan ne olur?senin gibi makine civcivlerinden ancak bu beklenir EDEPSİZ.EDEP ERKAN YOK ki.
    Yazıklar olsun sen ve türevlerine.Alevi kitlenin kanıyla bu günlere gelmiş Ehlibeyt sevgisini yok sayan silselinin mirasını yagmalayan,Alevi kitleye düşman kesilip sünnoşlarla iş birligi yapan anlayamaz.anlaman için arif olmagerekiyor.
    saydıgın Ehlibeyt dostlarının arkasına sıgınma ,sana ne kazandıracak?Mücdehitlerin konunun içinde hayatına geçirip İrfan yönünü zayi eden Makine civcivi de anlayamaz.
    yer almasıda anlamsız.
    Mücdehitlerin siyasal yönünü Münafık şu kimsedir.islamın ilk yıllarında İmam Ali a.s ma bugz edenlerdi.Şimdi ise İmam Ali a.s sevdigini söyleyip,sevenlerine Münafık yakıştırmasını yapan kimsedirn .

    Yanıtla
    • hasan

      Hüseyin nickli kişi
      sen neyi savunuyorsun neye karşısın
      Musa can ın verdiği cevaba neden neresine gocundun ki lafı eveleyip geveleme neyse sıkıntın açıkça yazki herkes anlasın bizde ona göre cevabını verelim
      söyle sıkıntın nedir bu sitede sorun yaptığın şey nedir?

      Yanıtla
  • Hüseyin

    Hz Ebu zer ve Hz Ammar dan direk 20 yüzyılın son çeyreginde yetişmiş Mücdehitlere atlamış,
    Bunlar sanıyorlarki İmam Mehdi a.f nin gaybetinden sonra Ehlibeyt mektebi dondurulmuş tekrar Humeyni r.a ile hayat bulmuş,
    Bönmüsün kastimi yapıyosunuz?
    Geri kalan 1250 yıla yakın zaman diliminde Ehlibeyt dostları yokmuydu?sanırım Velayati fakihe baglı olmadıkları için ara boşlukta yaşayan Ehlibeyt dostları musa ve türevlerince yok sayılıyor.
    Safaviler olmasaydı bu gün İran da olmazdı.Anadoluda yaşayan Erenler olmasaydı ve Mücadale etmeselerdi şimdi bizlerde Ehlibeyt a.s katillerine hazret diyen sünnilerden olurduk.
    İşte bü yüzden Makine civcivi diyorum.anlayan anlar

    Yanıtla
    • hasan

      Hüseyin nickli kişi lafı nerenden anlıyorsun
      kimsenin 1250 yıl atladığı yok tam tersi her yüzyılda yaşamış ehli beyt dostlarının isimlerini tüm dünya alevileri bilir
      safevi döneminde de ehli beyt alimleri vardı bugünde var zaten bu çizgiyi yayan onlardır anadoludaki erenin adını kitabını verde kitabının neresinde 12 imam kelimnesi geçiyor bizde bilelim kimmiş bu eren
      ama iki üç şiirle konuyu geçiştirmezsin inş

      TARTIŞACAK İSEN BUYUR MEYDANA foruma üye ol görelim yiğitliğini anlayalım derdini

      Yanıtla
    • can

      Hüseyin efendi! sen git bir bektaşi sitesine orada onlarla ne güzel anadolu önderlerimiz var hep ehli beyt yolundaydık bundan sonrada yola devam edelim bektaşla abdal musayla kaygusuzla şairlerle haşrolalım diye avunup dur

      Yanıtla
  • Hüseyin

    hasan ve can nikli vatandaşlar.
    Kitap yada eseri olmayanlar Ehlibeyt Şia sı olamıyormu?madem olamıyor sizinde eseriniz olmadıgına göre sizde şia degilsiniz malasef.can efendi bu sitenin ismini şiisesi Teoman hocada nikini birşii olarak degiştirirse bu siteye ugramam emin ol.sitenin adı Alevisesi olacak Alevi yi konuşturmayacak kadar despot olunacak yok ya …forma üye oluyorum

    Yanıtla
  • Anonim

    bu nasil sitedir yahu ,,fettulahcilarimi hizmet ediyor yoksa alevilerimi,,,eger namaz kilmak ve oruc tutmak aleviler icin zorunluydusa niye yuzyilar boyunca dislandilar ,,insan bukadar mi aptal olur ben aleviyim namaza da oruca da karsiyim,,,osmanli bile senin inancini islamiyet icine almazken cummhuriyet bile seni dinini seni senin inancinla ezerken ve de dislarken..ben niye kendimi namaz ve oruc tutmak icin mecbur hissediyim..bu yazar da her halde fettulahcilar tarafindan satin alinmistir,,

    Yanıtla
    • Anonim

      Seni dışlayan hor gören insan, din değil, insanın verdiği bir karar ile sen ondan hıncını almak için Allah yolundan vezgeçiyorsan o senin bileceğin iş.
      Mevzu bahis Fetullah yada başka bişeyci olmak değil, Hak yolu olması önemlidir, herhangi bir tarikat mensubu olmak zorunda değilsin, olmak zorunda olduğun tek şey Hak yolu emir ve yasaklarıdır. Buda artık senin bileceğin iş, her koyun kendi bacağından asılacak, bizim vazifemiz uyarmak

      Yanıtla
      • Bektas çolak

        Alınmiş abdestim aldırırlarsa kılınmış namazım kıldırırlarsa .. sana pir sultan abdalin sözü en iyi yol göstericidir insallah

        Yanıtla
  • canpolat

    Anonim,
    Sakin ol. Varsa bir delilin mantıklı açıklaman yaz. Yazıdaki bilgilere delillere eleştiri getireceğine saldırmak, aşağılamak yolunu seçmişsin. Bu da konu hakkında bilgi sorunun olduğunu gösterir.
    Yazacakan yazının içeriğiyle alakalı yaz.

    Yanıtla
  • KAZIM BEKTAŞ

    bir sünni oLarak namaz dinin direğiyse neden aLeviLerin qeneLi namaz kıLmıyorLar..

    Yanıtla
    • ademada

      sevgili kardeşim sende yüzyıllardan baskı altında kalsan yakılsan öldürülsen sen ne hale gelirdin acaba hor görülmek dışlanmış bir toplum kolay mı öyle sykırım edilmek kolay mı

      Yanıtla
  • BuroBaşkan

    Alevi değilim ama gerçekten gerçek aleviliği en doğru şekilde anlatmışsınız.
    Benim sizlere bir sorum olacak Alevilikte cem yapmak semah dönmek doğrumudur. 5 vakit namazını kılan bir müslüman değilim ama bazı Alevilerde gördüğüm namazı inkar etme camiye küsme konusunu anlamıyorum bir açıklık getirirmisiniz.

    Yanıtla
    • canpolat

      Semah dönmek ve cemevi Aleviliğin bir gereği değildir. Bu gibi ritüeller tasavvufun gereğidir. Aleviyim diyenlerin pratiğine Bektaşi kanalıyla girmiştir. Biz Aleviliği Kuran ve Ehlibeyt temelinde tanımlıyoruz. İşte bu yüzden semahı Aleviliğin bir gereği olarak kabul etmiyoruz.
      Kişiler bizi ilgilendirmiyor, sayılar bizi hiç ilgilendirmiyor. Biz tanımlamımızın gereği olan gerçek Aleviliği yani 12 İmamların (as) bize göstermiş olduğu yolu anlatmaya çalışıyoruz. 12 İmamlardan farklı şeyler söyleyen hiçkimse Aleviliği anlattığını söyleyemez. Alevilik 12 İmam yoludur. Bu sebeple Alevilikte namaz vardır, semah yoktur. Çünkü Ehlibeyt (as) namaz kılmışlardır semah dönmemişlerdir.
      Alevi olduğunu söyleyen Anadolu’da yaşayan insanlar Kuran ve Ehlibeyt temelinde yolunu ihya etmek zorundadır. Aksi hâlde yüzyıllardır süregelen asimilasyon oyunları tutmuş olur, Aleviler Bektaşilik kanalıyla asimilasyon edilmiş olur. Asimilasyonu engellemenin tek yolu vardır: Kuran ve Ehlibeyt’tin yolunu bilmek, imameti tanımak..

      Yanıtla
      • solkun

        desene ben bektaşi liğe karşıyım . şia lığı yaymaya çalıyorum. denize maya çalıyorum 🙂

        Yanıtla
  • gokhan

    ya bnde aleviyim cuma namazlarını her hafta kılıyorum bizim burdakiler az da olsa dışlıyolar beni sanki suc işliyoz

    Yanıtla
    • canpolat

      Eğer Alevi’yseniz namazlarınızı 12 İmam Mektebine göre yani Caferî fıkhına göre kılmalısınız. Cuma namazı Ehlibeyt Mektebi’nde farzıtahyiri olduğu için İmam Zaman’ın (af) gaybette olduğu bu dönemde farz değildir. Bununla birlikte kılınması sevaptır. Ancak ister cuma namazı olsun ister vakit namazları olsun ister diğer namazlar olsun Caferî fıkhına göre kılmak gerekir. Bulunduğunuz bölgede bir Ehlibeyt camii varsa cuma namazlarınızı orada kılmanızı öneririm.

      Yanıtla
      • Muhammet Baki

        Yada CANLI KURAN HACI BEKTAŞİ VELİ ye uyun. ehlibeyt camii,sünni camii,hanbeli camii v.s. bunlar Anadolu aleviliği ni muaviye yoluna asimile etmek için uğraşan kişilerin oyunlarıdır. Cuma namazı diye birşey yoktur. Peygamberimiz Hz. Muhammet(s.a.v.) de böyle bir namaz kılmamıştır. salat ı ruku yu şekilden şekile sokanlara uymayın.Arap baskılarıyla ruhuyla ibadet eden şia lar : Ehlibeyit didarında inşallah hesap verebilirsiniz. ibadetimize saygısızlık etsenizde sizleri cem olmaya davat ediyorum. Allah ın şefaatı üzerinize olsun. saygılar.

        Yanıtla
        • canpolat

          Canlı Kuran İmam Ali’dir (as). Bektaş’a İmam Ali’nin özelliklerini atfetmen düpedüz muaviyeciliktir. Emeviler de senin yaptığını yapmışlardı.

          Yanıtla
      • şenay tüzün

        önemli olan şekil değil namazda önce temiz kalp sonra niyet ve daha sonra ALLAHA secde et

        Yanıtla
  • hamza

    (s.a) ben bir sünniyim alevi adı altında inançsız bir ailede büyüdüm .ve doğru yolu görüncede sünniliği seçtim .namaz deyince . sinir leniyolar alevi namaz kılarmı diyolardı .anlamıyodum acaba alevilik bir dinmiydi ailemi başka bir dine mensup sandım uzun süre ,sonra gerçekleri anladım kardeşlerim malesef türkiyede bir gurup ateist bir takım alevileri kandırmış zamanında . ve aleviliği üstü örtülü bir din gibi göstermişler.
    biraz önce bir alevi sitesinden çıktım inanın resmen ateizm rüzgarları esiyor hadislere yalan diyenlermi ararsınız başlarını örtenlere yobazmı ararsınız oysa çoğunun ilmi yoktur.5 yıl ilim ve irfan okudum ilahiyata gittim 4 yılda orda eğitim aldım .ve artık neyin doğru yanlış oldunu biliyorum .fakat şunu iyi öğrendimki türkiyede iki alevi var birisi ümmetin evlatları aleviler ,diğeride şeytanın yolunu tutmuş aleviler tabi nekadar alevi denirse .selam ve dua ile

    Yanıtla
  • asitürk

    merak ediorum ALEVİLERin çoğu namaz kılmıyo diyen kişiye soruyorum sünni müslümanlar da çoğu kılmıyo sadece cuma namazını kılıolar bence bu büyük bir saçmalıktır cuma namazı farz 5 vakitte farz bos yere kılıo çoğu ne anlamı var diğerlerini kılmadan bu suna benzio iman yok son anda ölecekken tövbe et oldu baska her cuma aynı tövbenin gene anlamı var son çare ölüosun bunda sanki her cuma ölüyos tövbe hatdi namaza hadi ordan… ben sünniyim acaba alevilik nasıl bir sey alevi kişi sünni ye dönebilio mu yada tersi yoksa babadan oğula mı gecio ayrıca ben tarafsızım şii lik ve sünnilik bence saçma kuran tek yoldur peygamber izinde olmamız sart hz ali yolu en güzel yollardandır ama unutulmamalı ki hz peygamber yolundan giden namaz kılan bir insandır alevilikte namaz yok diyen ateist kişiler de var onlara karsıyım kınıyorum HZ ALİ YE İNANIP DA ateist olanlar mantık hatası yapanlardır.şii sünni kardeşliği pekiştiridiği zaman kalsın diyorum yok eğer çatıştırıcaksa ALLAH ŞİİLİĞİN VE SÜNNİLİĞİN BELASINI versin tek yol MÜSLÜMANLIKTIR namazı nasıl kılarsanız kılın önemli olan niyettir ALLAH GÖRÜYO peygamber yolu en doğrusu hanifilik caferilik bunlarda yalan eğer çatışma yaratıyorsa birleştiriyorsa hiç bir sorun yok önemli olan şii lik değildir ya da sünnilik önemli olan müslümanlığın artması yücelmesidir.

    Yanıtla
  • canpolat

    Hamza,
    Madem okumuşsunuz, olaylara eleştirel bakma yetiniz var. O halde 12 İmamları tanımadan, Ehlibeyt Mektebini bilmeden doğru yolu bulduğunuza inanmayın. Size tavsiyem 12 İmamları Ehlibeyt’i tanıyın. İslam tarihini nesnel bir şekilde araştırın. Göreceksiniz 12 İmam yolunun ne olduğunu, velayeti-imameti tanırsanız gerçek İslam yolunu tanımış olursunuz.

    Yanıtla
    • semih

      bakın o sunni arkadaşa aklınızca giydirmişsiniz yazınızda. yani 12 imamın imammetine iman etmeden müslüman olamazsına kadar getirmişsin.
      bunu da maide 67 ve gadiri huma bağlayacaksın ancak kur’an’ı kafasına göre tevil eden adamlar Allah’a en büyük hakareti etmiş olurlar.
      imamlar masum falan değilllerdir, ebu hanife caferi sadıkın talebesisdir, neden imameti rüknü imani olarak görmedi? çünkü böyle bir şey yok.
      sizler bektaşiden kurtulsanız şia dan kurtulamazsınız
      Allah sizlere selamet versin.

      Yanıtla
      • canpolat

        Sünni kaynaklarda yazan bir hadis:
        “Zamanının imamını tanımadan ölen cahiliyye ölümüyle ölmüştür.”
        Böyle bir söz söyleyen bir din bu imamların kim olduğunu da söylemek zorundadır bu da dinin esasıdır.
        Masumiyet ise velayetin doğal bir sonucudu, olmazsa olmazıdır!
        12 İmam vardır ve masumdur bunlara inanmayan mümin olamaz, kusura bakma, işine gelirse.

        Yanıtla
        • semih

          bak zaten bu sizin bilindik karşı tez koyma yönteminiz. ”sunni kaynaklarında da var”
          bunu dillendirip durursun ama açıp okumazsın. mesela gadir mevzusu da aynı. sunni kaynakta herhalde olacak onlar derleme çünkü. kafanıızn almadığı bu.
          zamanın imamı mevzusu müçtehidinler için söylenmiş bir şey. ayrıca kur’an ben mubin’im dediği halde sizin kastettiğiniz şekildeki ”masum” imamlara neden ihtiyaç duysun?
          12 imam var doğru ancak masumiyeti yoktur, onlara iman etmek İMAN RÜKNÜ OLAMAZ, ETMEYEN MÜMİN OLAMAZ DİYEN İMANI NAKISTIR. bunu kafana sok.
          imanın işine gelip gelmemesi diye bir şey olamaz. fars milliyetçisi bedevi sasanilerin palavrasını almışsınız iman rüknü yapmışsınız kafanızı kullanının biraz. hz. huseyn’in evlatlarından imam gelmesi mevzusunu iyi araştır. kur’an’ı da düzgün oku.
          zaten kur’an’dan getirdiğiniz teviller kelime cımbızlamaktan başka bir şey değil. mesela ahzab 33’te de aynısını yapıyorsunuz.
          dedim ya siz bektaşiden kurtulsanız şia’dan kurtulamazsınız.
          Allah size selamet versin. bu rafızi mantıkla yaklaştıkça olmaz. milleti kafir ilan etmeden bir iman rüknü saydığın şeye bak önce.a5sd

          Yanıtla
          • canpolat

            Öncelikle emevilerin uydurma dininden kurtulmanızı ümit ediyorum. emeviler Resulullah’ın (saa) getirdiklerini tahrif ettiler, Kuran’ın manasıyla oynadıklar, hadis uydurdular. Maalesef sizler de bu Emevi oyunlarına kananlar arasındasınız.
            Söz konusu hadislerde geçen “imam, sözcüğü bizzat on iki imamları (as) ifade etmektedir.
            Sünni kaynaklar meselesine gelirsek:
            Size bizim kaynakları sunsak kabul etmeyeceğinizegöre elbette sizin kaynaklarınızı sunacağız. Sizin kaynaklarınızda sahih bildiğiniz rivayetleri elbette delil sunacağız. Ne yani size gibip İncil’den mi delil sunmamızı bekliyorsunuz.
            Ayetleri ve hadisleri tevil etmek suretiyle çarpıtmaya Emevi zihniyetinin üstüne bir zihniyet yok. Gadishum hadisi kanaklarınızda geçmesine rağmen öyle zorlama yorumlarla manasnı çarpıtıyorsunuz ki şeytanın aklına gelmez yöntemler kullanıyorsunuz. Ancak hakkı bilenler için sözleriniz safsatadan öte değil.
            “Ehlibeyt’inŞialarına dünyaları versen dönmezler yolundan, Ehlibeyt’in düşmanlarına dünyaları versen Ehlibeyt’e dost olmazlar.”
            Düşmanlığın çeşitleri vardır. Biri de makamını inkar etmektir. Ayette açıkça İmamların masumiyetine delil varken bu ayeti alıp saptırıyorsunuz. Tıpkı abdest ayetinin manasını tahrif ettiğiniz gibi!… Allah islah etsin…

  • deniz

    görüyorumli Buradaki Alevilikten kastınız İran Şiiliği anlatılıyor.İran Aleviliği 12 imam sevgisi ndeniyle sunni inanç ayrı görünüyor,Temelde inanış uygulma aynıdır. Anadolu Aleviliği ise Anadoluda yaşayan Kitlenin İslamı hayat tarzlarına yorumlama şeklidir.İslamın Türkçe yorumudur.

    Alevi-lik nedir? Alevilik bir dinin veya mezhebin adı değil,Hz peygambere ve Ehli beyte bağlılığın,sevginin ve aşkın adıdır. Kur-an’ı kerim şura 23. Allah’ın, iman edip hayra ve barışa yönelik iyi işler yapanlara müjdelediği, işte budur. De ki: “Ben, buna karşılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum.
    Allah Hz. Peygamberin tebliğ ettiği dine karşılı olarakEhli beyti sevmeyi farz kılmıştır.
    Aleviliği bir din veya mezhep olarak görmek veya söylemek yanlıştır.Alevi terimi Alevilerin kendilerine taktığı bir ad değildir. Hz.Ali ve Ehli beyti sevmeyenler tarafından Hz.Ali yi sevenlere takılan isimdir Alevilik.
    Bu sevgi kendini hangi mezhepte fazla gösterirse dini anlayışı fikri nasıl olursa olsun Ali sevgisi ön plana çıktığı anda kendilerine Alevi denir. Şiilere de Alevi denir; Bektaşilere de Alevi denir. oysaki ikisinin dini anlayışı bir birinden çok farklıdır, farklı olmayan tek tarafları Hz. Ali ve Ehli beyt sevgisidir.Bu nedenle ikisinede Alevi denir.

    ANADOLU ALEĞİ NEDİR: Anadoluda yaşayan Türk halknın İslamı, Türk kültürüyüyle, hayata bakışyla, insana bakışıyla örf ve geleneklerinide içine alan anlayıştır.İslamın Türk yorumudur

    Yanıtla
  • İso

    Arkadaşlar Alevilik bir kültür olayıdır,sitede dinci fanatiklerin dediği “Biz tanımlamımızın gereği olan gerçek Aleviliği yani 12 İmamların (as) bize göstermiş olduğu yolu anlatmaya çalışıyoruz. 12 İmamlardan farklı şeyler söyleyen hiçkimse Aleviliği anlattığını söyleyemez. Alevilik 12 İmam yoludur. Bu sebeple Alevilikte namaz vardır, semah yoktur. Çünkü Ehlibeyt (as) namaz kılmışlardır semah dönmemişlerdir.”lafı alevilikden önceki kısmı kapsar şiayı anlatır yani humeynicileri,alevilik pir sultan öğretileri,hacı bektaş felsefesi,şeyh bedrettini,börtlüceyi kapsar lanet olsun semahı saymayan zihniyete

    Yanıtla
  • canpolat

    Burada yorum yapıp Aleviliği bir kültür olarak tanımlayanlar aslında kendi cümlelerini okurlarsa durumu daha iyi anlayacaklardır. Hak yol, Ehlibeyt yolu tektir, yorumlama yetkisi, uyarlama yetkisini siz kimden aldınız? İşte sizin içine dahil ettiğiniz Türk kültürünü ya da Sunni Tasavvuf öğreti ve uygulamalarını bırakmadığınız sürece yozlaşmış demeksiniz. Kusura bakmayın. Aleviyim diyorsan, yani İmam Ali’ye uyuyorum diyorsa Bektaşı da başkalarını da velayet makamına getiremezsiniz. İşte siz hem 12 İmamlardan başkalarını Bektaş gibi Balım gibilerini velayet makamına getiriyorsunuz hem de Ehlibeyt’in yolunda olmayan kültürel teori ve pratiklerinizi Alevilik diye sunuyorsunuz. İşte bu da sizin Bektaşileştiğinizin ispatıdır. Yani hak çizgiden, Ehlibeyt çizgisinden saptığınızın göstergesidir. Ne mutlu Aleviliği 12 İmamlardan öğrenme çabası içinde olanlara. Allah cümlemizi velayette ikrarından dönmeyenlerden karar kılsın.

    Yanıtla
  • mustafa arslan

    evet ben bir sünniyim arkadaşlar dünyanın batımına az kaldı herkes görecek doğruyu [tövbe haşa ]hadi namaz yok diyelim bize kıldınız diye dayakmı atacaklar demi.ya varsa [ki şüphesiz var] o zaman ne olacak……..cevabını siz düsünün günde 5 vakit namaz yılda 12 gün yapar değermi…ARKADAŞLAR İÇİNİZ VİCDANINIZ NASIL EL VERİYOSA ÖYLE YAPIN İÇİNİZİ KALBİNİZİ DİNLEYİN…doğruyu bulursunuz

    Yanıtla
  • şenay tüzün

    Ben bir aleviyim beş vakit namazımıda kılıyorum ve orucumu da tutuyoru. Ben şu düşünceyi kabul etmiyorum aleviler namazımız kılınmış düşüncesini eğer gerçekten bir alevi Ehlibeyt soyundan geliyorsa namaz da kılmak zorunda oruçta tutmak zorunda çünkü insan eğer bir sevdaya gönül verdiyse o sevdanın kuralına uymalıdır HZ ALİ ve EHLİBEYT de soyundan bence bunu ister cennette sakın ataist tavırlarla güzel ALEVİLİK ve EHLİBEYT sevdasını kirletmeyin ALİNİN YOLUNDAN DÜZGÜN YÜRÜYELİM ARKADAŞLAR

    Yanıtla
  • Şah-ı Devran

    Bu site ve tüm içerikleri alevileri sünnileştirmek adına dizayn edilmiş saçma sapan ipe sapa gelmez zırvalarlar doldurulmuş, cahil alevileri kandırmaya çalışan bir karanlık site. Bunu anlamak için sitenin her tarafına döşediğiniz kuran oku, namaz kıl, cemevi gereksizdir gibi zırvalarınızı görmek yeterli. Ama atladığınız önemli bir gerçek var ki aleviler sizin olmalarını istediğiniz cahil sünni kesim gibi değildir. Siz gidin camilerde sünni kalabalıkları kandırıın bu zırvalarla. Cem evi Aleviliğin ibadethanesidir. Alevilik müslümanlıkla islamla kuranla alakalı değildir. Çok daha derin ve yüce bir inanç biçimidir. Şimdi dağılabilirsiniz.

    Yanıtla
  • Ekin

    Alevilik ve namaz olayıyla ilgili araştırma yapıyordum alevi asıllı olan bir genç olarak . Anladığım kadarıyla hepiniz büyüğümsünüz alevi olan abi ve ablalarım var ama sünni kardeşlerimizde , ben sivaslıyım çok has alevi bi aileden geliyorum , bir erkek arkadaşım var ve aşırı dinine bağlı 5 vakit namazlı , çok arada kaldım ailem de namaz kılan yok abim dışında ikimizde çok bağlıyızdır dine , “Dinci ve alevi” diye bi kavram var yahu alevilik din dışı mı? Hz.Ali kim ? Hz.Muhammed’e en yakın insanlardan biri ve peygamberimizin çok sevdiği biridir. Halifelik dönemlerinde ayrılık oldu. Benim öğrendiğime göre Hz.Ali namaz kılarken Camide öldürülmüş yy.lardır alevi vatandaşlarda bu yüzden camiiye gitmezmiş…
    Bu yüzdendir ki aleviler “dinsiz , ateist” gibi lakaplar alır , Kerbela olayı en ünlü din adamlarını ağlatan bir olaydır ve alevilik – sünnilik olayını tam olarak ortaya döker ve büyük bir ayrılık olur.
    Bir de ateist dedğimiz bir kavram var Allah’ı yok sayarlar , namaz kılmaz oruç tutmazlar. Şimdi sorarım hepinize Aleviler Allah yoluna can vermiş insanlar değiller mi ? sebepsizce canice katledilmediler mi ? hangi Müslüman böyle birşey yapar ? Eğer ki aleviler dinsiz vicdansız olsalardı bu olay için aç susuz oruç tutmazlardı. Pekii Oruç tutmak imanın şartlarından değil mi -evet.
    Gelelim namaza , Cemevleri var aleviliğe gönül vermiş Alevi Dedelerimiz var , Alevilik anlatılırken , kerbela , madımak oteli katliamı anlatılırken secde edip ağlayan alevileri bilir misiniz ?
    “Pir hünkar Allah Bir Aşkına”
    “Ya Muhammed ya Ali”
    sözlerini bilmez misiniz ? Aleviler büyük bir Allah inancına sahiptirler , Ateistler tamamen zan altında kalmamak için zamanında alevilk adını kullanmıştır. Ama aleviliğin dinzsizlik yozluk yobazlıkla alakası yoktur.

    Çok uzattım fakat inşallah görenleri bilgi sahibi ederim diyeceğim 1-2 cümle daha var , Sünnileri bizden uzak tutansa yobazlıkları , İslam dini hoşgörü dinidir diye bir ayet vardır , Zamanında ve hala alevileri hoş görmeyi hiç bir padişah hiç bir din adamı hiç bir müslüman bilememiştir…
    Putperest diyorlar ya : “Ali sevilmez mi deli misin sen ” :))

    Yanıtla
  • tansel

    Bu Kadar Karmaşa Kimin Ne Söylediği Belli Deyil. Herkes Her Kafadan Bişeyler Yazmış Bilen Bilmeyen, Hangi Birine İnanırsın Hangi Yoldan Gidersin Bulmak İmkansız, Tüm Dünya İnsanlığının Tek Barış Yolu DEİZM’dir. Bu Devirde Hangi Yolu Tutsan, Bir Öteki Aksini Söyleyecektir. Kime Nasıl İnanırsın, Herşey Bu Zamana Kadar Söylentiyle Gelmiştir. Aklı Dengesi Şuuru Yerinde Olan Zaten Doğru Yanlışı Bilir.Din İnsanları Terbiye Etme Mekanizmasıdır. Terbiyesine Güvenen, Vicdanına Güvenen ALLAH’A Kulluk Etmekten Başka Çaresi Yoktur, Dengeli Bir İnsan Allah İle Arasına Kimseyi Sokmaz,Kimsenin İnancı Kimseninkinden Üstün Deyildir. Herkesin Allah’ı Kendi Vicdanıdır. Allah’a İnandığın Kadar Vicdanlısındır, Terbiyesine Guvenen, Vicdanına Güvenen, İstediği Zaman İstediği Yerde Allah’ına İbadet Eder. Bunun Ne Yeri Nede Zamanı Vardır, Yeterki Temiz Ve İbadete Uygun Yerler Olsun. Bu Gibi Yok Alevi Şöyle Yapar Yok Sunni Böyle Yapar, Bu, Cahil Kendine Güveni Olmayan İnsanların Tutuğu Yoldur. Allah, Yol Deyil İnançtır, Aşk’tır, Sevgidir, Şefkattir, Yaraticidir. Yaradana Yolla Deyil AŞK İle Bağlanmanız Dileğiyle…. ” God is Love.”

    Yanıtla
    • canpolat

      Allah ile aracısız iletişim mi kuruyorsun? Bunu mu iddia edyorsun. Vallahi bu sözün doğru değildir. Çünkü dediğin gibi mümkün olsadı Allah Peyamber ve İmam yollamazdı!

      Yanıtla
  • User

    Yorumlarda bazı Aleviler vicdani olarak konuşmuş ama içlerinden biri varki böyle bir alevi kafası olmaz olsun : Sitenin kötü bir site olduğunu belirtmek için demişki —Bunu anlamak için sitenin her tarafına döşediğiniz kuran oku, namaz kıl, cemevi gereksizdir gibi zırvalarınızı görmek yeterli.—- Bu zırva dedikleriniz Allah yolu peygamber sünneti , bunu bir alevi söylemez ancak dinsiz bir yaratık söyler… Kuranda emredildiği gibi cuma günü çağırıldığınızda mescitlere koşan , kuranın indirildiği mübarek ayda oruç tutan , peygamberimizin ve ailesinin yaptığı gibi vakit namazlarını ister camide ister mescitte kılan alevili dostlar siz inanmayın bu gibilere….

    Yanıtla
    • Gerçekler Acıdır

      User’a katılıyorum. Sitede güzel acıklanmış. Hz. Ali’nin yolundayim diyeceksin. Kuran’a namaz’a dil uzatacaksin. Allah hepinize hidayet versin.

      Yanıtla
    • Anonim

      bu site alevi sitesi değil. Sünni kişiler, alevi olup ama Aleviliği bilmeyen aleviler için tuzak bir site hazırlamışlar. Ayıp yahu. ama bunlar ayıbı bilmez ki. mayaları bozuk.

      Yanıtla
      • CANPOLAT

        Allah2ın laneti yalan söyleyenlerin üzerine olsun!
        Hadi, amin de!

        Yanıtla
      • HürHuseyn

        Sizin gibilerin baskılarıyla yıllarca namazı öğrenememişiz. Senin gibiler, bilmeden Allah a gönülden bağlı olanlarımızı sünnileştirmişler. Çünkü Namaz kılan Alevi değil demişşiniz. Size Aleviliği kim verdi? Bizden alıyorsunuz. Ehl-i Beyt dostlarından Allah Razı olsun Hz. Muhammed ailesi soyu olacakta namaz kılmayacak bunun mantık neresinde. Önce sen kendini sorgula?

        Turan Dursun dan önce Kur’an ı kendi dilinde oku. Yahudi Hristiyan iftiralarını değil, Ehl-i beyt dostlarını dinle.

        Rabbim sana Hidayet etsin, eğer Allah a inanıyorsan. Korkusuzca Müslüman ım demeyi nasip etsin Peyagaberim Muhammed e inanıyorsan. Ali Yolunda dini öğretsin… Benden sana bir Dua dır.

        Yanıtla
  • HürHuseyn

    İmam Ali /a.s/ flöyle buyurmuşltur: “Eğer namaz kı-
    lan, Allah’ın azamet ve yüceliğinin ne derecede onu
    sardığını bilseydi, başını secdeden kaldırmak istemezdi.”
    57

    Bihar-ul Envar

    Yanıtla
  • oylesine

    Merhaba. Ben hanefi olarak doğdum ve öyle kalacağım. Benim sevgilim ise alevi. Fakat o hanefi yasantisini ibadetlerini bilmek istiyor. Aslinda demek istediğim farklı bir konu var. Ailesi daha en kisa bir duayi neden öğretmesi? Ve neden matem orucunda ben bir sünni olarak susuz kalirken onlar alevi olarak içki içti ? Ve merak ettiğim neden alevi cocuklari daha küçük yaşta dinini bilmesi gerekirken solculuk devrim gibi kavramlari öğreniyor ? Alevilik bir siyasi olaydan ortaya cikti diye her alevi dininin güzelliklerini öğrenmek yerine siyasi oluyor? Hz Ali amenarrasulu duasinu okumadan yatanin aklindan şüphe ederim dediği halde neden hic bir alevi bunu bilmiyor. Allah şayet alevileri bu dunyada eziyet cektiriyor ise neden sabr edilmiyor ?Lütfen cevaplayin. Eposta hesabima da yazabilirsiniz . daha merak ettigim şeyler car. Lütfen eksiksiz bir şekilde kalbiniz vr vicdaniniz ile cevaplayin.

    Yanıtla
  • User123

    Bir hristiyan kuranı okusa ve bir aleviye deseki sizin kutsal kitabınızda ibadet olarak en çok “””namazı dosdoğru kılın, ramazan ayında oruç tutun, eğer imkanınız varsa sadaka verin zekat verin ve hacca gidin””” dendiğini okudum dese ve sen bunların hiçbirini yapmıyorsun bende yapmıyorum benden ne farkın var sen benim dinimden de değilsin islam dininden de değilsin dese bir alevi ne cevap verecektir çok merak ediyorum….

    Yanıtla
  • Gökdeniz

    Abiler ablalar yaşım 14 şimdi alevi oldugum için ailem namaz kilma felan filan diyor ama ben namaz kılmak istiyorum şimdi aleviyim namaz kılsam nolur ?

    Yanıtla
    • Anonim

      Müslüman olan her kimse namaz kilmalidir. “Ey sunni namaz kil” demiyor ki Kur’an da. Bütün müslümanlara yöneliyor. Eger sen Allah yolunda gidiyorsan, müslümansan tabii ki namaz kilacaksin. Bunu bir alevi olarak söylüyorum. Bunlari inkar eden benim gözümde ateistten farksizdir. Aleviyim demeyin bari.

      Yanıtla
    • Gülsoy

      Namaz ailevi yada suni yada Şafi namaz hepimiz için farzdır güzel kardeşim hz.Ali efendimizde namaz kılardı kitaplar yalan söylemez.

      Yanıtla
  • Mustafa

    Eger Alevilikte 4 kapi 40 makam varsa o kapiyi ben calmazsam o makarna ben varmazsam.Avazim ciktigi kadar bagirsam Aleviyim diye duyacagim ses hep kendi sesim olur.Namaz kilarsada o kisinin kendine kilmazsada kisi uyarir kil diye kilmayana kilmiyor diye ne kimsenin yargilamasina nede øngørülü yaklasmasi dogru olur unutmayalimki ISID cilerde søzde namaz kilan mahlukatlar.Sonucta namaz kul ile Yaradani arasinda yargilamakta Yaradana kalmis 3. Kisiler biraz geri duracak

    Yanıtla
  • emin

    Resulullah efendimizin vefatindan sonra islamiyetin bekaasi ve devami icin islamiyet konusunda ve dinin yayilmasi ve deva i icin liderlere ihtiyac vardi ve buna en layik gorulen hz. Ebubekr halife secildi ve ondan sonra hz omer secildi ve adaletinden suphe etmedigimiz bir adaletle halifelibin babadan ogula degilde secimle yapilmasini onerdi ve hz omerin vefati ile alti kisilik bir heyet hz osma ni secti ondan sonrada hz ali halife oldu.pergamber efendimizin soyunda ve hz alinin soyunda alevilik yoktur o zamanlar mezheplerde ypoktu hz alinin. Vefati ile onderlik edecek kimse bulunmadigi sirada bazi ilim sahibi sahibiler farkli yer ve mekan guruplasarak fetvalarda bulundular ve farkliliklar meydana geldi ve dolayisi ile mezhepler dogdu bunlardan biri de sia idi ve bu şialar kufelilerdi kufelilerde ehlibeytden halife olah hz hasani desdeklediler muaviyeye karsi hz huseyinin katledilmesi ile sia tarikati kufede devam etti ve bu tarikatda 21 firkaya bolundu. Bunlardan biri de alevi lerdi yoksadaha once tarikat ve mezhepler yoktu ale vilik hz alinin soyundan derseniz amcasi olan resulullah efendimizinde ayni soydan oldugunu dusunmemiz gerekir saygilarimla

    Yanıtla

asitürk için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.